Hoş geldiniz!
Sezen Aksu – Küçüğüm
Keyifli okumalar!
🔗🔗
Koşa koşa Anıl'cığımın odasına gittim. Uyanması gerekiyordu. Benim bugün ana sınıfımı bitirdiğim için gösterim vardı ve ben şiir okuyacaktım. Aslında okumam yazmam da yoktu ama ben çok güzel bir şiir biliyordum ezbere.
Ablam sayesinde öğrenmiştim.
Anıl'cığımın odasının kapısını çalmadım. Aslında yaptığım şey ayıptı ama bana neydi. Anıl'cığım yabancı değildi sonuçta.
"Anıl'cığım, kalkar mısın lütfen?" Dedim kolunu çekip. Şiirimi önce ona okuyacaktım.
"Neden geldin Hale Nur? Saat daha çok erken!" Diye kızdı bana. Kaşlarımı gözlerime doğru indirdim ve ellerimi çiçek yaptım.
"Sana şiir okumaya gelmiştim dümbelek!" Diye bağırdım ve kulağının arkasındaki tiki ile oynadım. Elimi yine boynu ve kulağı arasına sıkıştırdı.
"Ben uyanınca okursun şiirini!" Dedi ve yüzünü yastığına döndü. Omuzlarına tutup sırtına çıktım. Kafamı kafasının üstüne koydum. Bacaklarım anca poposuna denk geldiğinden poposuna vurmaya başladım.
"Ama hadi ya! Ne olur okuyayım ne olur! Ne olur!" Diye konuşurken saçlarını seviyordum. Ofladı. O oflayınca kafasına şap diye vurdum.
"Kızlara oflanmaz dümbelek!" Dedim kızgın kızgın. Yüzünü yastıktan kaldırmadan kolları ile tutmaya çalıştı beni. Yatağının diğer tarafına devrildim. Kafamı azıcık duvara çarpmış olabilirdim.
"Acıttın dümbelek! Acıttın!" Dedim ve ona vurmaya başladım.
"Ne diye sırtıma çıkıyorsun ki, yere düşsen daha iyi mi olurdu?" Bir yandan kafama üf yapıyordu diğer yandan bana kızıyordu.
"Salak! Salaksın işte! Sana şiir okumaya geldim diyorum sonra oku diyorsun! On kere dümbelek seni!" Kollarımı çiçek yaptım.
"Tamam ufaklık özür dilerim!" Dediğinde gülümsedim. Ayh, içim kıpır kıpır olmuştu.
"Seni bir şartla affederim!" Dedim ona kaşlarımı saçlarıma kadar kaldırıp bakarken. Ofladı.
"Tamam Hale Nur, tamam! Oku şiirini!" Dediğinde kocaman sarıldım. Kocaman kocaman sarıldım hem de.
"Ay benim zeki Anıl'cığım," dedim yanaklarını severken. "Beyaz leblep demeden sarısını anladın!"
"Yumurta mı bu Hale Nur?" Diye gene kızdı dümbelek! "Ayrıca o leb demeden leblebiyi anladın, şeklinde olacak!"
"Ne bileyim ben! Söylemiyorum diyorum size o kelimeyi. Babam da aynısını söyledi akşam! söy le ye mi yo Rum!"
"Tamam kız tamam, demedim bir şey. Hadi oku bakalım şiirini!" Dedi ve yatağının arkasına yaslandı. Hemencecik ayağa kalktım ve hazır ola geçtim.
"İki kişi birbirini sever de kavuşursa mutluluk olur.
Birisi kaçar öbürüsü kovalarsa aşk olur.
İkisi de sever lakin birleşemezse işte o zaman efsane olur."Bu şiiri ablam sayesinde ezberlemiştim. Ablam Zerda ve Şahin'i çok seviyordu ama Şahin gitmişti. Yani ölmüştü. Ablam çok ağlamıştı.
"Hale Nur," dedi Anıl'cığım. Şaşırmıştı sanki. "Sen bunu nereden öğrendin?" Kendimle böyle bir şiiri ezbere bildiğim için gurur duyduğum için derin nefesler aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARDELEN
Teen FictionSonbaharın gazabına uğrar ağaçlar, çiçekler. Kışın toparlanamazlar. Kış müsaade etmez onların canlanmasına. Üzerine yağan karlar altında boyunları bükülür çiçeklerin. Biri hariç: kardelen. Kardelene hiçbir kar tanesinin sözü geçmez ve kışın ayazına...