Hoş geldiniz!🌱
Zorla yetiştirdiğim ve aksilik ile yazdığım bir bölümle geldim.
O kadar hızlı yazdım ki ben bile tam olarak bilmiyorum ne yazdığımı. Sizinle beraber okuyacağım.
Keyifli okumalar!
🔗🔗
Şenay teyzemlerin balkonunda oturuyorduk. Annem, ablam, Canan teyze, küçük Süeda, Yasemin abla. Daha kalabalıktık ama ikindi okununca bir sürü komşu evine gitmişlerdi.
Tüm gün burada oturmaktan sıkıldığım için Anıl'cığımın beş aydır uğramadığı odasında onun çok sevdiği antika arabaları ile oynamıştım.
Şimdi de yatağının yanındaki çekmecenin içine bakıyordum. Defterler, kalemler vardı. En beğendiklerimi aşırıyordum. Ne de olsa artık burada değildi.
Keşke olsaydı.
O zaman ondan isterdim bu kalemleri, o vermezdi ve ben o verene kadar onun hakkından gelirdim.
Artık polis okulundaydı. Ne zaman geleceğini bilmiyordum ama onu çok özlemiştim. Ondan hiç bu kadar uzunca ayrı kalmamıştım.
Oyun arkadaşımı kaybetmiştim.
Matematik ödevlerimi de yapan yoktu.
Ağabeyim, herkesin ödevinin bir sorumluluk olduğunu, herkesin kendi yapması gerektiğini söylemişti.
Yani boş konuşmuştu.
Anıl'cığım benim ödevlerimi her zaman yapmıştı. Keşke yine yapsaydı. Çarpma işleminde bir türlü ilerleyemiyordum.
Beş kere dokuzu biliyor, dokuz kere beşi yapmıyordum. Beş kere dokuz ile dokuz kere beş aynı sonucu veriyorsa neden ikisinden de vardı. Birini silsek olmuyor muydu.
Defteri ve kalemi alıp Anıl'cığımın çalışma masasına oturdum. Anıl'cığım ve benim birbirimize sarıldığımız fotoğrafı masasının üzerinde çerçeve içinde duruyordu. Fotoğrafı elime alıp Anıl'cığımı sevdim.
Diğer tarafta ise ağabeyim, ablam, Selim ağabey, küçük Süeda, Anıl'cığım ve benim olduğum bir fotoğraf vardı. Anıl'cığım ve ağabeyim arkama geçmiş, parmaklarını iki yapıp tepemde kulak yapmışlardı.
Pis dümbelekler!
Fotoğrafın arkasında gizli olan fotoğrafı da bulup elime aldım. Nergis, Anıl'cığım, Orhan ağabey, Nuray abla ve ağabeyim kol kola poz vermişlerdi.
Nergis ne de güzel bir kızdı.
Onunla tanıştığımız zaman bana çok güzel bir kız çocuğu olduğumu söylemişti. Ben de onu onaylayıp Anıl'cığımın da çok güzel bir oğlan çocuğu olduğumu söylemiştim.
O da beni onaylamıştı. Oysa Anıl'cığıma bir tek ben güzel oğlan çocuğu, diyebilirdim.
Ev telefonu, Anıl'cığımın odasının karşında bulunan salondaydı. Çaldığını duyunca yerimden kalkıp telefona koştum. Belki Anıl'cığım arar diye her gün buraya geliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARDELEN
Novela JuvenilSonbaharın gazabına uğrar ağaçlar, çiçekler. Kışın toparlanamazlar. Kış müsaade etmez onların canlanmasına. Üzerine yağan karlar altında boyunları bükülür çiçeklerin. Biri hariç: kardelen. Kardelene hiçbir kar tanesinin sözü geçmez ve kışın ayazına...