Hoş geldiniz! 🌱
Balmorhea – Remembrance
Keyifli okumalar...
🔗🔗
Bugün Anıl'cığım Ankara'ya gidiyordu. Artık çok uzun zaman gelmeyecekti. Üzüntüden dün gece birazcık hasta olmuştum. Ne yapacaktım ki ben onsuz?
Odamdaki yatağımın üzerine oturmuş halde ağlıyordum. Aşağıda hem onun ailesi hem de benim aileme onunla vedalaşıyordu. Ben vedalaşmadım çünkü veda etmeyi hiç sevmezdim. Geçen hafta kuşumu teyzemlere gönderirken bile veda etmedim ona.
Odamın kapısı çaldı. Cevap vermedim. Bir daha çaldı. Bir daha cevap vermedim. Yavaşça açıldı kapı. Dümbelek ve gidecek olan Anıl'cığım içeri girmeden kapıdan uzattı başını. Onu görünce kafamı çevirdim diğer tarafa.
Ona beni bırakıp gideceği için küsmüştüm çünkü.
"Küçüğüm, gelebilir miyim?" Diye sordu minicik ve güzel çıkan sesiyle. Omuz silktim. Gelmesindi. Gitsindi. "Geliyorum bak!" Dedi sonra ve ben daha ona bir genç kızın odasına izin almadan girmemesi gerektiğini söyleyemeden o dan diye girdi odama.
"Ağladın mı sen?" Diye sordu ve yatağıma oturdu. Yine omuz silktim. Omzumu tutup ona dönmemi sağladı.
"Ama küçüğüm yapma böyle!" Dedi güzelim sesini incecik yapıp. Ne yapayım, dayanamadım ben de döndüm ona.
"Ne var?!" Dediğimde kaşlarını havaya kaldırdı. Elimi tuttu ve ben ona sıkıca sarıldım. Yani o sıkıca sarıldı bana.
"Güzelim benim!" Dedi saçlarımı öpüp. "Çok özleyeceğim seni..."
"Özleyeceksen gitme o zaman! Şart mı gitmen?" Dedim ve omzuna vurdum. Güldü.
"Gitmeliyim tabii Hale Nur, polis olacağım ya ben!" Dediğinde dudak büktüm. Evet, o polis olacaktı ve dünyayı kurtaracaktı.
"Ben de geleyim o zaman, ben de polis olurum!" Dedim bir umut. Saçlarımı sevdi güzel güzel. "Bak babamlar da izin verir hem, olmaz mı?"
"Olmaz ufaklık, sen de biliyorsun!" Dedi üzgün üzgün. O da üzülmüştü sanırım benim onunla gidemeyecek oluşuma. Okulum olduğu için gidemezdim herhalde. Bir de sanırım, Anıl'cığımın gideceği okulda hep büyük büyük insanlar vardı.
"Ama sen gidersen ben seni çok özlerim..." Dedim ve ağmaya başladım. Aslında büyük bir insandım ben. On bir buçuk yaşındaydım ama ağlayasım gelmişti işte!
"Bak Hale Nur, ben de seni çok özleyeceğim ama sürekli konuşacağız seninle tamam mı? Ben hep arayacağım seni. Elime gelen her fırsatta geleceğim, söz!" Dedi bana sarılınca. Ben de ona sarıldım sıkıca. "Şimdi seninle güzelce vedalaşalım, sonra ben gideceğim."
Bir kez daha ağlamaya başladım. Saçlarımı yüzümden çekti ve yanağımı öptü. Ben de onun güzel yanaklarını öptüm.
"Anıl'cığım orada arkadaşın olacak mı?" Diye sorduğumda başını salladı. "Onları beni sevdiğin kadar çok sevme tamam mı?" Dedim. Güldü, hem de çok güzel güldü.
"Küçüğüm..." Dediğinde sıcacık oldu içim. "İstesem de kimseyi seni sevdiğim gibi sevemem..."
Küçük gözlerimi kocaman büyüttüm. Anıl'cığım o kadar güzel gülüyordu ki tüm dünyalar benim olmuştu sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARDELEN
Teen FictionSonbaharın gazabına uğrar ağaçlar, çiçekler. Kışın toparlanamazlar. Kış müsaade etmez onların canlanmasına. Üzerine yağan karlar altında boyunları bükülür çiçeklerin. Biri hariç: kardelen. Kardelene hiçbir kar tanesinin sözü geçmez ve kışın ayazına...