Hoş geldiniz!
Gözleri Aşka Gülen – Nilipek
Yıldızlı oyunuzu ve yorumlarınızı bekliyorum hayatımlar. 🌸
Keyifli okumalar!
🔗🔗
"Bak Anıl'cığım ben nasıl boyuyorsam öyle boya, tamam mı?" Dedim elinde mor pastel boya mi tutan Anıl'cığıma dönüp.
"Tamam ufaklık."
Ana sınıfı öğretmenim, evde boyama ödevi vermişti. Aslında ödev vermek kötü bir şeydi ama boyama yapmayı sevdiğim için kötü bir şey değildi bir seferlik.
Ablam ödev yaparken ağlıyor, ağabeyim ise ayıplı ayıplı kelimeler kullanıyordu. Gerçi babam ona kızıp kulağını çekince içinden içinden söyleniyordu.
Anıl'cığıma baktım. Yanlış yanlış boyuyordu. Hiç mavi çatılı ev mi olurdu canım?
Eline vurdum.
"Çirkin çirkin boyama bakayım! Ödevim o benim, ödevim!"
"Neresi çirkin olmuş ki, mis gibi boyadım!" Dediğinde saçını çektim.
"Dümbelek! Hiç mavi çatılı ev mi olur?"
"Demek ki olabiliyormuş," dedi. Benim boyadığım resmime baktı. "Mavi çatılı ev olmaz ama mor kedi olur, öyle mi?"
Resimdeki tontiş kediyi mor rengine boyamıştım. Hiç mor renkli kedi görmemiştim ama bu dünyada mor renkli kedi yoktur anlamına da gelmezdi!
"Öyle!" Dedim kızgın kızgın. "Lütfen Anıl'cığım, güzel boya. Öğretmenim beğenmezse üzülürüm ki!"
"Bak ufaklık," dedi pastel boyamı bırakıp. "Resimi güzel yapan senin kendi hayal gücündür!" Anlamamıştım.
"Küçüküm ben! Ne dediğini anlamıyorum, anlayacağım şekilde anlat!" Dediğimde kocaman gülümsedi. Pek de güzel gülümsedi. Dümbelek keratası!
"Resim çizerken, boyama yaparken her şey serbesttir! Yani istediğini çizip istediğin renge boyayabilirsin. Beni çizdin ya şimdi saçlarımı turuncu yapabilirsin mesela!" Dedi tane tane. Kaşlarımı gözlerime indirdim.
"Ama senin saçların siyah, simsiyah hem de. Güzel siyah!" Gülümsedi tekrardan.
"İstersen turuncu yapabilirsin!"
Ben turuncu rengini sevmezdim ki. Ama kırmızı yapabilirdim. Hatta gözlerini de mavi, yanaklarını da pembe! Kulaklarını da yeşile boyayabilirdim.
"Anıl'cığım, şimdi gözlerini yum ve sakın kıpırdama tamam mı?" Dediğimde gözlerini kıstı.
"Neden?" Diye sorduğunda saçlarını sevdim.
"Ödevimi yapacağım da ondan! Hadi yum gözlerini!" Dedim heyecanla. İstemeyerek istemeyerek gözlerini yumdu.
Kapalı gözlerini maviye, burnunu mora, yanaklarını pembeye, saçlarının uçlarını kırmızıya, kulaklarını da yeşile boyadım. Aslında pis dümbelek palyaçolara benzemiş olabilirdi ama çirkin kırmızı burnu olmadığından benim güzel Anıl'cığım olmuştu.
Kolundan tutup aynanın karşına götürdüm onu. Kocamandı ve yorulmuştum."Aç bakalım gözlerini!" Dedim ve kenara geçtim. Güzel siyah gözleri açıldığı zaman şöyle kendine baktı aynada. Gözleri kocaman oldu. Pembiş yanaklarını kızardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARDELEN
Teen FictionSonbaharın gazabına uğrar ağaçlar, çiçekler. Kışın toparlanamazlar. Kış müsaade etmez onların canlanmasına. Üzerine yağan karlar altında boyunları bükülür çiçeklerin. Biri hariç: kardelen. Kardelene hiçbir kar tanesinin sözü geçmez ve kışın ayazına...