32. bölüm

443 40 70
                                    

Hoş geldiniz! 

Onur Akın - Seviyorum Seni

Keyifli okumalar!

🔗🔗

"Anıl'cığım oley! Anıl'cığım oley! Anıl'cığım oley! Oley! Oley!" Diye bağırdım topun peşinden koşan Anıl'cığıma. "Koş bakayım, koş!" Bir yandan alkış yapıyordum bir yandan bağırıyordum. 

Anıl'cığım ve okul arkadaşları maç oynamak için yeşil çimenli bir yere gelmişti. Top sahası mı neymiş. Üzerinde çubuklu çubuklu Beşiktaş forması vardı. Topu gol oldukça güzel olan armamızı öpüyordu. 

"Hadi Anıl'cığım benim! Hadi güzel Anıl'cığım gol at!" Diye bağırdıktan sonra zıplamaya başladım. Anıl'cığım arada bir bana el sallıyordu. Babam, Musa amcam ve ben her zaman onun yanında olduğum için bugün de yanına gelmiştik. İki tane gol atmıştı. Üçüncüyü atmasını bekliyorduk hep beraber. 

"Hadi oğlum, koş!" Diye bağırdı Musa amcam. Ben babamın boyu uzun olduğu için onun omuzlarında oturuyordum.  Babam da bağırıyordu arada bir. Coşkulu coşkulu Anıl'cığımı izliyorduk. 

Maç oynaması güzelce giderken Anıl'cığım -babamların demesine göre- gol atmaya çok yaklaşmıştı. Anıl'cığıma yuh, diyen dümbelekleri görünce gidip onlara kızmak istedim. Yuh, demek ayıp bir şeydi. Ben desem annem bana kızardı mesela. 

"Goool!" Diye bağırınca herkes hemencecik Anıl'cığıma baktım. Koşarak arkadaşlarına sarılmıştı. 

"Baba çabuk indir beni, Anıl'cığımın yanına gitmem gerek, çabuk!" Dedim babama, beni duyması için saçlarını bile çektim. Babamın omuzlarından indiğim gibi çimenlik alanın kapısına doğru koştum. Babam arkamdan koşma, diyordu ama bana neydi. Bir an önce Anıl'cığıma sarılmalı ve onu tebrik etmeliydim. 

Çimenlik alanda Anıl'cığıma doğru koşarken beni fark etti ve bana doğru koşmaya başladı. O koştukça ben koştum. Ben koştukça o koştu. En sonunda kucağına attım kendimi. Elleriyle kocaman kocaman sarıldı bana. 

"Maçı aldık Hale!" Diye bağırdı kulağımın dibinde sevinçli sevinçli dümbelek. "Kazandık! Kazandık!"  Ellerimi boynuna sımsıkı sımsıkı sardım. 

"Canım Anıl'cığım benim," dedim güzel yüzüne bakarken. "Sen çok güzel olduğun için her şeyi kazanabilirsin." Bir elimle yüzünü sevdim. "Pamuk gibisin, pamuk!" 

"Ne güzel seviyorsun kız sen öyle?" Dedi sevimli bir bebek gibi. Zaten Anıl'cığım bebekti ki. Minicik bebekler gibiydi. 

"Severim tabii. Sen benim biricikimsin de ondan!" Dediğimde artık yüzünü değil saçlarını seviyordum. "Beşiktaş forman çok güze, bana versene!" Dedim kuzular gibi ona bakıp. 

"Hale," dediğinde vermeyeceğini anladım. On kere değil yüz kere dümbelekti tabii. "Biliyorsun veremem." 

"Neden ki?"  Diye sordum üzgün kuzular gibi. Saçlarımı sevdi. 

"Ama biliyorsun ben kimseye vermeye kıyamam formalarımı." Dedi sanki vermek isterim ama veremem işte, der gibi. Verseydi işte. Gözlerime nasıl bakıyorsam öyle güzel güzel bakardım. Yani aynada gözlerime güpgüzel bakıyordum. 

"Hiç mi vermeyeceksin bana formalarını?" Dedim ağlak ağlak. Ben onun her şeyini alıyordum ki. Kıyafetlerini giyince çirkin oluyordu bana ama güzeldi yine. Hem ben de Beşiktaşlıydım. Fenerli olsa istemezdim ki. Vallahi istemezdim. 

"Büyüyünce, polis olunca alırım sana tamam mı?" Diye sordu. Mutsuz mutsuz kafamı salladım. 

"Ohoo," dedim huysuz kuzular gibi. "Çok var daha. Söz ver o zaman." 

KARDELENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin