37. bölüm

425 37 32
                                    

Hoş geldiniz!

Zerrin Özer – Her Şey Seninle Güzel

Bu bölüm çocukluk sahnesi yok. Neden bilmiyorum ama bölümü gece bitirdim ve ertesi gün hemen atayım dedim.

Satır arası yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum canlarım ciğerlerim!

Keyifli okumalar!

🔗🔗

Bir öpücüğe binlerce anlam verilebilirdi. Bir öpücük binlerce kötü anıyı silip atabilirdi. Anıl'dan aldığım paha biçilmez öpücük aynı anda binlerce anlama gelip binlerce kötü düşünceyi zihnimden atmıştı.

Kavuşmanın bu sefer başka yüzünü görmüştüm. Anıl'ın öpüşlerine sarılmıştım. İki dudağının arasından dökülemeyen hasretin tadını almıştım.

Sanki Anıl'dan ötesi varmış gibi kolları arasına iyice sokulmuş, şah damarını öpmüştüm. İkimizin de gözleri kapanırken hiçbir şey düşünmüyordum. Düşünmek istemiyor yalnızca şu anı hissetmek istiyordum.

Anıl'ın kolunun altında ona yapboz parçası gibi sarılmış vaziyette uyuduğumu hatırlıyordum en son. Neticede ben bu akşam Göksulardaydım Şenay teyzeler de evde yoktu. Rahat rahat uyuyabilirdik.

Gözlerimi karanlıkla aydınlığın karıştığı ortama açtığımda üzerimdeki ağırlık ile kaşlarımı çattım. Kafamı diğer tarafa çevirdiğimde koynuma sokulmuş ve derin derin nefesler alarak uyuyan Anıl'ı gördüm.

Biz ne ara yer değiştiriyorduk ki? O zaten kıpırdamazdı. Ne ara ben onun koynundan çıkmış o gelmişti bilmiyorum ama çok güzel uyuyordu. Bir kolu kendi başının altındayken diğer kolu sanki bırakıp gidecekmişim gibi belimi sarmıştı. Saçlarım göz kapaklarının üzerine serilmişti. Bir bacağı bacağımın üzerindeydi. Yatağın tam ortasındaydık. Başımda onun yastığı vardı. Kendisi yastık olarak beni kullanıyordu.

Elimi komodine uzatıp Anıl'ın telefonundan saate baktım. Beşe geliyordu. Anıl'ın ekranında tek bildirim vardı. Tek mesaj. Cihan EGM diye birinden gelmişti. Rehberine bakmak istedim. Art niyetle değil tabii ki ne garip isimler olduğunu merak ettiğimden. Hep merak ederdim insanların rehberlerindeki en garip adı.

İlk buluşmadan sonra sevgililiğimize kaldığımız yerden devam ederken bakabilirdim sanırım.

Bedenimin bir kısmını yastık olarak kullanan beyefendi kıpırdanıp, sanki mümkünmüş gibi daha da sokuldu. Elimi saçlarına attım. Yumuşak saçlarını sevdim güzel güzel. Kendi saçlarımı yüzünden çektim. Alnına dökülen kıvır kıvır saçlarını geri ittim.

Uykusunun derin olmasına her zaman şaşıp kalıyordum. Refleksleri kuvvetli olan biriydi ama uyku konusunda kendini asla kontrol edemediğini düşünüyordum. Uyandırmak çok zordu mesela. Şenay teyzenin bazı sabahlar bağırdığını ben duyar uyanırdım ta karşı evden ama Anıl uyanmazdı. Uykuya bu denli düşkünken göreve gittiği zaman, nöbette olduğu zaman neler yapıyordu kim bilir?

Normalde kalkmama neredeyse iki saat vardı. Neden uyandığımı da bilmiyordum aslında. Ama gözlerimi yumduğum vakit uyuyamayacağımı anladığımda öfleyerek koynumda paşalar gibi uyuyan adamı izlemeye kaldığım yerden devam ettim.

Yüzüyle oynadım. Yanaklarını sıktım. Saçlarını -tokam olmasa da- toplamaya çalıştım. Burnunu sıktım. Çenesini aşağı indirip ağzını açtım. Hiçbirine tepki vermedi. Zaten tepki vermediğinden de uyanık olduğunu anladım.

"Pis köpek!" Dedim omzuna vurup. Normalde bu hareketlerimden ötürü yüz kere kıpırdardı. Sırıttı.

"Sana da günaydın!" Dedi boynumu öpüp. Gün aymamıştı elbette. Hakaret sayardım bu dediğini.

KARDELENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin