Hoş geldiniz! 🌱
*Ahmet Kaya – Hep Sonradan
*Şekersiz – İmkansız Bir Aşk DenirKeyifli okumalar!
🔗🔗
Genç adam, elinde tuttuğu siyah belleğe uzunca baktı, durdu. Bu bellek ile ne yapacağını bilmiyordu. Bu belleği onun elinde gören kişi öfkeliydi. Öfkeden ziyade hüzünlü.
Esen havaya baş kaldırır gibi başını gökyüzüne kaldırdı genç adam. Yüzünde açılan morluklar karışmadı giden bulutları. Bulutlar yavaş yavaş hareket ediyor, batmaya giden güneşi takip ediyordu.
Solukları ona yetmezken kendini evine attı genç adam. Odasının kapıları kapandı. Camların perdeleri çekildi. Ve oturdu genç adam koltuğa. Elindeki belleğe bakıyordu hala. Biliyordu, bunun içinde onu yıkmaya yetecek kadar büyük bir güç vardı.
Ama genç adam bu güçle tanışmak istemiyordu. Genç adam, bu gücün karşısında kendini aciz hissetmek istemiyordu.
Eninde sonunda varacağı yere başında varmak istemiyordu.
Tarih On Ekim İki Bin On Beş Cumartesi
Genç adam, elindeki belleği, yerine koydu. Ekranın açılmasını bekledi.
Mavi ekran hemen ardından bir sürü klasörün olduğu bir alanı açtı. Genç adam, tereddütle klasörlere baktı. Rastgele birinin üzerine tıkladı.
Ve ipek gibi kumral saçları olan küçüğünü gördü ekranda. Ondan utanarak bakışlarını kaçırdı ekrandan.
Genç adam, genç kızın sesini duyunca ekrana döndü. Genç kız, gülüyordu. Hem de çok güzel. Bir zamanlar küçüğüm, dediği o küçük kız şimdi karşında gülüyordu.
"Merhaba Anıl," dedi ona küçükken Anıl'cığım diyen Hale Nur. Ona ne zaman Anıl, dese kendini büyümüş hissediyordu. Şimdi o, çok uzaklardaydı. "Dün senin izin günündü. Beraber bahçede annemin ektiği fidelerle oynadık, sen tam üç domates fidesi ve iki salatalık fidesini kırdın." Genç kız, gülümsedi. "Annemden kaçarken seninle beraber sizin bahçenin arkasındaki çukura düştü." Genç adam, kızın dediğini güne gitti.
Yirmi Bir Mayıs İki Bin On Üç Salı
"Babamlar bizi zor çıkardı. İkimizde üstü çamur olmuştu. Küçücük çukurda seninle beraber kaldık. Ne bileyim, içim kıpır kıpır oldu." Genç kız derince bir iç çekti. "Sesin kokun, benim uykumu getiriyor!" Genç kız, kamerayı bir yere sabitledi. Saçlarını çözdü. İki yanına salladı. İki dudağı arasına sıkışmış olan kıskaçlı toka ile topladı. "Böyle bazen uyuyamadığım zaman senin görüntünün kapalı gözlerimin önüne getiriyorum. Sonra kokun geliyor yanıma. Bir bakmışım sabah olmuş!" Genç kız, çok güzel kahkaha attı. "Öyle işte Anıl, az sonra size gideceğiz ve ben sana ağabey diyeceğim. Kimya ödevim var, onu yapacağız. Hoşçakal," dedi genç kız dudak büküp. "Seni seviyorum," diye fısıldadı. Ama çok kısık sesle. Genç adam, bu anı başa alıp durdu gerçek olup olmadığını anlamak için. Genç kızın yanakları hemencecik al al olmuştu.
Video kapandı, başka bir video açıldı.
O da kapandı. Yeni açıldı.
Genç kız, her videoda genç adımı seviyordu.
Genç adam, her izlediği videoda içi içine kaçıyordu.
Videolar bitti.
Genç adam, farkında değildi ama ağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARDELEN
Teen FictionSonbaharın gazabına uğrar ağaçlar, çiçekler. Kışın toparlanamazlar. Kış müsaade etmez onların canlanmasına. Üzerine yağan karlar altında boyunları bükülür çiçeklerin. Biri hariç: kardelen. Kardelene hiçbir kar tanesinin sözü geçmez ve kışın ayazına...