34. Bölüm

483 44 137
                                    

Hoş geldiniz!

Gece gece bölümü bitirdim ve hemen attım gitti çocuklarım.

Mustafa Ceceli – Sevgilim

Ha bir de bu şarkıya ek olarak Nikah Masası ve Beyaz ve Sen skskdkdkdkfkfk

Efendim eğlenceli bir bölüm oldu benim nezdimde. Tabii yine birazcık hüzün olabilir. Ama azıcık. Karabiber tanesi kadar. Umarım sizler de keyif alırsınız okurken.

Kul Rabi hatırına satır aralarına yorum bırakmayı ve yıldıza basmayı unutmasak çok makbule geçer! ;)

Keyifli okumalar!

🔗🔗

"Anıl'cığım, neden sen soba gibi sıcaksın?" Diye sordum yorgun yorgun uyumaya çalışan Anıl'cığıma bakarken.

"Git ufaklık," dedi ama sesi onun sesi değildi ki.

"Sen de kimsin?" Diye sordum kaşlarımı gözlerime indirip. Burnunu çekti.

"Benim Hale, Anıl!" Dedi ve öksürdü. Dudaklarımı büktüm. "Ayrıca git yanımdan, hastayım ben sana da bulaşabilir."

"Ya hu dümbelek," dedim saçını çekip. "Hastayken neden bırakıp gideyim ki seni? Aklımı burada bırakırsam ben nasıl öğretmenimin verdiği ödevi yapabilirim?"

"Hale Nur, eğer hasta olursan okula da gidemezsin!" Dedi yine başkasının sesiyle. Gözlerimi kocaman kocaman açtım.

"Sahiden mi?" Diye sordum hevesle. Başını salladı.

"Hı Hım," dedi ve yeniden öksürdü. "Sahiden!" Yüzüne yaklaştım. "Kız ne yapıyorsun?" Diye kızdı bana. Dümbelek!

"Gel bir kere öpeyim yanaklarından!" Dedim elini tutup. Kafasını öteye çevirdi. "Eğer hasta olursam okula gitmem işte, ne güzel! Kaçma sen de. Vallahi bir kez öpüp gideceğim, hasta olunca da evde yatar Tsubasa izlerim!"

"Hale," dedi kısık sesle. Kaşlarımı saçlarıma kadar kaldırdım. "Güzel Ufaklığım benim, hasta olunca canın çok yanıyor ama biliyor musun?" Burnunu çekti. "Bak mesela ben top oynayamıyorum, sen de Tsubasa izleyemezsin!"

"Canısın mı yanıyor?" Diye sordum korkuyla. Başını salladı aşağı yukarı.

"Birazcık." Dedi ve gülümsedi. "Hadi git sen şimdi eve, ben iyileşince geleceğim yanına beraber Tsubasa izleriz tamam mı?" Diye sordu. Mutsuz mutsuz başımı salladım.

"Sanki benim canısım yanıyor Anıl'cığım," dedim gitmek yerine battaniye örtülü dizine yatıp. Yanaklarımın altına ellerimi koydum.

"Neden?" Diye sordu öldürdükten sonra.

"Hani senin de canısın yandı ya, benim de yanıyor." Dedim kuzucuklar gibi.

"Peki ne yapmalıyız bu durumda?" Diye sorduğunda gözlerini yavaş yavaş kapatıyordu.

"Uyuyalım güzel Anıl'cığım," dedim elimi kaldırıp soba gibi sıpsıcak yanağını sevip. "Uyuyunca geçer." Gülümsedi.

"Uyuyunca geçer ufaklık..." Dedi uyumadan önce. Ben uyumadım bekledim. Onun canısın yanmasını uyuyunca geçtiğini anladığımda kalktım yanından. Güzel güzel bebekler gibi uyuyordu. Yanağını öptüm şap diye.

KARDELENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin