...gerçekler...

2.9K 190 2
                                    

"Seni dinliyorum" dedi ve daha çok yayıldı karsimda. Ne yapmalıydim kafam çok karışıkti gerçekler ve yalanlarla örülu bir hayat ve suanda karşımda duran adam. Hocamin söylediği kulaklarimda çınlardi. Batiya bnden bahsedersen seni kesinlikle öldürur ve o çok tehlikeli biri demişti ve tehlikeli olduğunu test edip ogrenmistim hocama guvenemezdim bir bakıma ama batıyı tanıyordu demek ki daha onceden tanışıyorlardi ama hocam benden bahsetme demisti off ne yapacaktim ben boyle iki arada bir derede. " konuşsana be kadın" diye bağırinca olduğum yerde zıpladim. "Ben gezip tozan özgür takılan doga resimleri çeken biriyim iste sık sık buraya gelirim ama seni hic görmemiştim" ki attığı kahkaha susmama neden oldu. "Cok mu komik" dedim o başını sallarken ben sinirle dudaklarimi birbirine bastırdım. " ordan bakıldığında salak gibi mi duruyorum cok merak ettim de" bu cümle bitmeden erkeksi yüzü birden taş gibi sertlesti. "Kalk gidiyoruz" dedi ve sargili bilegimi tuttuğu anda çığlığı kopardım.              " kahretsin" dedi ve beni yine bir hamlede kucağına aldi. "Bunu yapmandan nefret ediyorum" dedim sıkılarak ona bu kadar yakın olmak beni tedirgin ediyordu.  "Bende bayılıyorum ama uc günlük yolu yürümek istemiyorum şimdi kapa çeneni ve gözlerini" dedi mecbur itaat ettim ona. Nereye gidiyorduk nasıl bu kadar hizli girebiliyorduk diye kndime sordugumda bir yerden ayaklarım yere değdi.  "Aç gozlerini" dediğinde bir an başım döndü. Bu ne demek oluyordu allahim ben Nerdeydin peki bu karşımda gördüğüm gezegen dünya mıydı?  "Demek buraya sık sık geliyorsun ha" dedi  ben şaşkınlıktan dilimi yutmustum ama o bu manzarayi normal karşılıyor gibiydi. "Bu burası ne neresi" dedim kekeleyerek.  " Simdi ya bana gerçekleri anlatırsin yada bu gördüğün son gezegen olur" kocaman bir uçurumun onundeydik hava mükemmeldi gozlerim güneş ışığınin yoğunluğu nedeniyle yanıyordu.  "Burası neresi batı" dedim güneş yuzunden kocaman bir ağacın altina attim kndimi.  Yuzundeki gölgeler beni ona hayran bırakıyordu. Evet itiraf ediyorum her kiz gibi bnde bu kötü çocuktan etkileniyordum. Kiz milleti iste nerde bi bela var kötü çocuk var ona hayran kalip aşk olurlar ama benimkisi sadece hayranlık ask bnim icin fazla iddalı bir kelime. "Burasi Venüs" dediğinde işte şimdi sictin kizim dedim kndime.  Ben hayat belirtisi olmayan bir gezegende fazla tehlikeli bir adamla yalnızdim. İnanılır gibi değildi ama gördüklerimde karsimdaydi. "Gitme vakti" deyip beni yine bir kuş gibi kucağına aldi.  Kolumu onu beline sardim. Sırtınin kaslı olan bölümünu tuttugumda yarı çarpık gülümseyerek bana bakti ki hemen gozlerimi ondan kacirdim ve sıkıca kapattim.
     Beni yere biraktiginda hava kararmak uzereydi kızarmış ceylan yavrusunu tek eliyle kaldirip içeri götürdü. " bu bize uc gun yeter" dediginde söylediğine kndide şaşırmış gibiydi BİZ demişti hocamin beni her an uyandırabilecegini dusundugumde elimde olmadan suratimi astim. "Ne o musmula suratini yine takindin"  her zaman sessizliğimle taninan ben onca yıllar boyunca sürekli kavga eden annem ve babama bile sesimi yükseltmemistim burak öldüğünde bile sessizce Ağlamış bağırarak feryat etmemiştim. Nazlınin bana yaptığı onca eziyete karşı yine sessiz olmuştum ama bu adamin iğneleyici laflarina dayanamayacaktim. "Benim musmula suratim seni neden bu kadar ilgilendiriyor ki" dedim kollarına doldurduğu odun kutukleriyle bi an karşımda durdu ama bu kez cvp vermemişti. Hava iyice karardiginda üşüdugumu fark edip iceriye girdim. " bir dahakine yemeğini ayağına değil ayağıma isterim ona göre" dedi ve elindeki tepsiyi masaya koydu. Hic böyle bir yerin hayalini kurmamistim bir dağ başı klübesi her yerinden seksilik akan bir adam bi bi bi dakika ben ne dedim seksi mi kesin fazla oksijenden kafayı Sıyırıdim. "Söyleyeceğin yalanlari mı düşünüyorsun" dedi bati agzina attığı eti pekte kibar olmayacak şekilde yiyordu ki doğruyu söylemek gerekirse ona kabalik yakışıyordu. "Tek kelime daha yalan söylersen hayatımda ilkkez yapacağım bir seyi uzerinde denemekten zevk duyarım" ne demek istedi diye kafa yormayacaktim bu adami anlamak icin bi kirk yil gerekiyordu ve bendede o kadar buyuk bir sabır ve zaman yoktu. Bazen nazik kibar yardımsever icten olurken bazende vahşi tehditkar ve acımasız olabiliyordu o yüzden bu adami anlamakla hic zamanimi boşa harcamayacaktim. Kendime geldigimde onun tabağı boştu ve benim tabağıma Uzanıyordu ve o daha tabaktaki ete uzanmadan tabagimi onun onunden alip kucağıma koydum ve o tepsiyi onumden alırken oyle güzel gülüyordu ki birden aç olmadığımı fark ettim. Tabagimda tek et kırıntısı kalmayama kadar yedim. Elime tutuşturdugu bardağı alip yine bende alışkanlık olani yapip kokladim. " ikide bir şunu yapıp durma sana zarar vermek isteseydim senin kendine açtığın zararlari kapatmak için uğraşmazdim" dedi bilegimi göstererek. Haklıydı.  "Korkma sen dunyali olduğun için burda olman bunyene ciddi hasarlar verebilir o yuzden bunu bir önlem olarak düşünebilirsin"
" ne yani sen bana uzaylı olduğunu mu söylüyorsun" cevabini merakla beklerken ılık cayimdan bir yudum aldim iğrençti.  "Tabikide hayir ama once benim sorularıma cevap vereceksin" dedi ne kadar geçiştirmek istesemde tum yalanlari sıralasamda onu inandıramamistim eninde sonunda gerçekleştiri ona  anlatacaktim ve zamanı şimdi gelmişti. 
" ben aslında burda değilim yani senin karşında oturuyorum sadece bu bir yansıma" aglamamisti cunku ben olayın ortasından başlamıştım. "Nerdesin peki"
"Enver hocanin tam karşısında bi yatakta" dedigim anda ne olduğunu anlayamadan gırtlagima yapışti güçlü eller ve güçlü kollar beni havaya kaldırdı ayaklarım yerden kesildiğinde ona savurdugum güçsüz yumruklarim hic bir işe yaramıyordu ve ben 22 yaşında ölümü tadan nerdeyse kimsesiz bir öğrenci olarak kimsenin hayat olduğunu tahmin etmedigi tum araştırmaların boşa çıktığı bir gezegende karanlim gözlerine bakarak hayran olduğum bir adam tarafından ölüme sürükleniyordum...

Venüs Kızı  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin