...karanlık gözler...

3.4K 210 4
                                    

Üşüyorum. Bir koku burnumdan genzime giren icime işleyen doga ananin yarattigi tum çiçeklerden daha guzel bir koku. Kolumdaki agri canimi cok yakıyor. Bir dakika ben yatıyorum ama neden nazlinin o cirtlak sesini duymuyorum yada bilerek beni uyandırmak için yaptigi gurultulerde yok. Sessizlik yogun gozlerimi acmak istemiyorum bir daha bulamayabilirim bu dinginligi. "Mırıldanmayi kes artık" kim konuştu deyip gozlerimi actim hayir burası bnim odam degil. Uzerimdeki kren rengi pikeyi savurmamla kalkmam bir oldu ama basimin donmesiyle sendeleyip kndimi onun kollarinda bulmam da bir oldu. "Dogru düzgün yürümeyi bilmiyormusun sen?" Belimdeki o guclu parmaklar gevşediginde kndimi onun o karanlık gozlerinde buldum. Kndimi görebiliyordum o karanlikta. Ürkütücü. "Kimsin sen" dedim kndimi ondan uzak bir köşeye atarak. "Bnde ayni soruyu defalarca sana sordum ama henüz bir yanıt alamadım" tabi yaa bu o ben hala hipnozun etkisindeyim. Bir adim arttığımda sağ ayak bilegimde ki agri beynime ulaştığında aciyla inledim. "Otur şuraya" dedi bıkkınlıkla verdigi nefesi küçücük odayi doldurunca başım tekrar dönmeye başladı. Bambu sandalyeye kndimi biraktigimda etrafa goz gezdirdim. Her yer ahşapti sandayeler ve masa bambuydu. Köşede biraz once kaltigim kocaman yatak onun karşısında sedir kanepe odanin gider ucunda ici simsiyah olmus şömine kucuk bir mutfak tezgahi uzerinde uc kapak bir dolap vardi yerde koyu bir halı. Tepemde mistik yunan tanrilari gibi dikilince korkarak baktim ona. Uzattığı sicak bardagi alip o arkasını doner donmez kokladim. "Seni öldürmek isteseydim bunu zehirleyerek yapmazdim" dedi ve sedir kanepeye kndini birakti. Uzun bacaklari ayirip kndini bnim gozlerimin aclığına birakti. Offf ne diyorum ben ya iyice sacmaladim haa. "İç sakinlestirir" dedi bardagini yudumlarken o karanlık gozlerine beni hapsediyordu.
"Sinirli olduğumu nerden çıkardın"
"Neden titriyorsun o zaman" dedi. Evet titriyordum, şuan vücudumda kirk farkli duygu ayni anda yasiyordum ama sinir bunlarin icinde yer almıyordu.
"Kimsin sen" dedi tehditkar bir sesle
"Ela"dedim uzun cumleler kuracak kadar cesaretlenmemistim henuz.
" nerden burdasin"
" kayboldum" dedim bardagimdan bir yudum alarak. En mantıklı olan buydu galiba. Yalan.
" kim gönderdi seni" biçimli kaslarinin teki havaya kalkinca istemsizce korktum.
"Hiç kimse" dedim. Neden böyle bir şey söylemişti ki neden bni birinin gonderdiginden şüphelenmisti.
"Yalan söylemenin cezası o yalan soyleyen dilini kesmek olur" kac ela hemen kac burdan bu adam bir piskopat bir deli katil manyak hersey dedim ve elimdeki fincanı ona dogru fırlatıp gözüme kestirdigim kapidan koşarak ciktim. Ahhh ne büyük bir aptallikti bu yaptığım. Topuz yaptigim sacimdaki guclu eller ciglik atmama neden olsada beni bu ormanda kimsenin duyamayacagini bildigim halde cigliklarimi durduramiyordum.
Bilegimi kavrayan elle onun arkasinda bir yaprak gibi savruluyordum. O bir kasırga gibiydi bnde kuru bir yaprak. "Uyandir beni aptal herif bitir şunu uyandir beni" diye bagirdim beni duymasi imkansız olan hocama.
Böyle bir adamdan kacabilecegimi düşündüğüm icin aptalin teki asil bndim.
" kes sesini" diyen adamin sakinligi kan dondurucuydu. Ahşap eve girdigimizde beni öyle bir fırlattı ki yere kapaklanmak nerdeyse iki dakikami aldi. Ağır adımlarla uzerime geliyordu o geldikçe bnde surunerek kaçmaya çalışıyordum ki sirtimdaki duvara toslayinca kollarimi kafama dolayip başımı dizlerimin arasina alip cenin pozisyonunu aldım. Artık ne kadar işime yararsa bildiğim tum duaları okumaya başladım. Sonun geldi annemi o odadan cikarmadan ailemi bi araya getiremeden okulu bitiremeden son gun nazliya olan yıllardır biriktirdiklerimi kusmadan suratına yumruk atmadan evlenip anne olamadan hersey bitiyordu...

Venüs Kızı  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin