düşman

1.6K 140 16
                                    

sizleri heyecanlandırmak için kısacık bölümü yayınlamaya karar verdim, ayrıca final yapamaya karar verdim, bir kaç bölüm sonra final yapacağımı şimdiden duyurmak istiyorum. 

bölüm hakkında yorumlarınızı alayım, sizleri seviyorum. öpücükler. sibel



ELA......

göz kapaklarımı aralamaktan korkuyordum, uyanmıştım, ama gördüklerim, ya dün gece yaşadıklarımın, rüya olmasından çok korkuyordum, 

''uyandığını biliyorum'' diyen sesle aniden açtım gözlerini, oydu, onun sesi, onun muhteşem görüntüsü, hızla yerimden doğrulup koşarak ona gittim, gardırobunda birşeyler arıyordu, öyle sertçe sarıldım ki belimde, bedeninin kas katı kesildiğini yanaklarımda hissettim, 

''dokunma'' diyerek ellerimi birleştirdiğim sert karnından çekip benden uzaklaştı, tanrım gözleri senden nefret ediyorum der gibi bakıyordu ve buna dayanamam, 

''asla olmadı, hiç olmadı, asla olmadı, yapamazdım, seni bu sever....''

''kes'' diye bağırıp uzun bir adımda yanıma gelip yakama yapıştı, aşık olduğum gözleri artık sarımtıraktı, ve saf kötülük barındırıyordu, ondan ayrılmadan önce bana bakan o aşık gözleri artık benden çok uzaklardaydı, 

''sakın sevgiden bahsetme ağzına yakışmıyor'' dedi ve yakamı serte geriye doğru ittiğinde sertçe yere düştüm, 

''yemin ederim batı, oğlumuzun üzerine yemin ederim ki'' 

''kes '' diye bağırıp yere eğildi ve saçlarımı tutup beni kendime çekti,

''bak gözlerime'' diye bağırdı öyle korkunç görünüyordu ki onu ilk tanıdığımda bile böyle değild, iskeletimsi bir maske bir an o mükemmel yüzüyle yer değiştirdi, anında gözlerimi kapattım, 

''bakamıyorsun'' dedi kahkahasının acı dolu tınısı canımı acıtmıştı, 

''eskisi gibi bakamıyorsun, korkutuyorum seni, inan bana daha çok korkacağın şeyler yaptım, yapmayada devam edeceğim''dedi ve saçlarımda tutuşunu sertletirdi, ve beni ayağa kalkmaya zorladı, 

''bakalım sürprizimi beğenecek misin'' dedi saçlarımı bırakmadan beni peşinden sürüklemeye başladı, 

''lütfen batı, yalvarırım, yapma, her ne yapacaksan, dur, sonu kötüye gitmeden dur, her ne yaptıysan dur, pişman olmadan dur, seni seviyorum, lanet olası adam, dur artık, ''diye bağırırken beni dinlemeden sürükleyerek evden çıkardı,

etrafıma bakındığım da tek bir ev olmayan dağ başında ahşap bir klübede olduğumuzu anladım, yaklaşık 100 metre ilerde yine ahşap bir ahır çarptı gözüme, amerikan korku filmlerinde olan türden karanlık bir ahıra benziyordu, tamam korkuyordum ama aşkım ve gerçeği ona kabul ettirme savaşım daha baskın geliyordu, 

''batı lütfen dur, lanet olası dur artık dur'' dedim ellerinde ki saçlarımın parmaklarının arasında kalmasını umursamadan durdum, ama o durmayacaktı, biliyordum tanıyordum onu, asla yolundan dönmezdi, asla. onu ben bile aşkım bile yolundan döndürememişti çoğu olaylarımızda, 

''bu gün burda dünyanın gelmiş geçmiş en büyük aile katliamı olacak'' dedi ve büyük tahta kapıyı açıp beni içeriye fırlattı, ne demek istemişti, aile katliamı derken, şükürler olsun ki onun bu deliliğinde ailem burda değildi, oğlum dedesi ve nenesiyle uzakta arif yurt dışındaydı, bana ne yapacağı da umurumda değildi, 

gür ışık hüzmesi karanlık ahırı doldurduğunda, umudumun yerini karanlık bir intikam aldı, lanet olsun, 

''sen ne yap...'' cümlemi tamamlayamadan yanıma gelip çömelen adam zafer dolu gözlerle karşına baktı, 

''intikamımın son halkası da burda, artık başlayabiliriz'' dediğinde ellerimi dizlerimin altında olan toprağa geçirdim, 

''bunu yapmış olamazsın'' dedim karşımda gördüklerim, ve yanımda ki deliler gibi aşık olup uğruna sayısız gece göz yaşı döktüğüm adam, 

''daha fazlasını da yapacağım'' diye fısıldadı kulağıma, 

bu adam sevdiğim adam olmazdı, değildi, bir cani bir şeytan olmuştu, evet dediği gibi o artık iblisin bir çırağıydı. 

bana acı dolu gözlerle bakan karşımda ki üç insana baktım, annem,babam, ve arif, 

elleri kelepçelenmiş ayakları zincirlerle bağlanmış ağızları bantlanmış üç can, üç canım, ama biri eksikti, annem ve babam burdaysa, doğu, doğu nerdeydi, 

''nerde, oğlum nerde seni pislik'' diyerek ayağa kalkıp yakasına yapıştım, 

''söyle oğlum nerde'' diye bağırdım, annemin acı dolu homurtusu babamın çırpınan bedeni, arifin darma dağın olmuş yüzü kapanan sol gözü ve o an fark ettiğim korkunç manzarayla midemde ne varsa oraya kustum, 

arifin parmakları hemen gözlerimin önünde ki masanın üzerindeydi, sekiz parmak, baş parmakları yoktu, hala yerindeydi ama geriye kalan tüm parmakları masanın üzerinde duruyordu ve yanında ki kanlı bir çift eldiven ve bağ makası. 

korku seansı, bu bir kabus, yada film, 

''uyandır beni, lanet olsun uyandır'' diye bağırdım rüyaysa uyanmak ,istiyordum

''bu gerçek'' diyen adama bakamadım, o benim sevdiğim adam değildi artık, o artık benim hiç bir şeyim değildi, o artık sadece batı bile değildi o artık sadece ve sadece benim düşmanımdı......

Venüs Kızı  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin