...sessizlik...

2.1K 168 1
                                    

Gözlerimde ki yoğun karanlığın beni deli gibi korkutmasi gerekiyordu ama burnuma dolan onun kokusuyla korkmamam gerektigini biliyordum. Birden gürültülü sarsıntılar eşliginde nerde oldugumu daha iyi anladım. Bi arabadaydim hemde son Sürat giden bir arabada çakıl yollardan gittiğimiz belliydi tekerleklerin çıkardığı ses öyle diyordu. Ona seslenmek istedim ama dudaklarımda ki baskı yüzünden kıpirdayamiyordu dudaklarim him ağzım bağlı gozlerim bagli ayaklarımi ve ellerimi kıpirdatamadigim için onlarda bağlıydı. beni öldürmedigi için şanslimiydim yoksa beni götürdüğü yerde başıma gelecekler yüzünden kötü talihimi şimdiden düşünmemelimiydim bilemiyordum. Kac saattir bu haldeydim yada kac gündür. Kollarim ve ayaklarım milim kıpirdayamiyordu. Daha ne kadar gidecektik derken arabanin ani bir frenle durmasiyla one doğru savrulup başımı sert bir şeye çarptı. Konuşabilisem neler diyecektim acıyla haykiracaktim ama lanet olsun sesim çıkmıyor agzimdaki bez parçası yüzünden. Saçlarımın diplerinden baslayan ağrı beynimi ele geçirdiğinde acıyla homurdandim başımı sağa sola sallayarak saçlarımda ki şiddetli çekimi azaltmaya çalıştım ama nafile. Tenime dokunan parmaklarin tanıdıkliğıyla Gözlerimde ki bez birden boynuma indi. Ve dudaklarimdaki baskıda azaldı. Güneş nerdeyse tum ışınlarıni beni kör etmek için uzerime yolluyordu sanki. Görüş alanim sıfırdi dudaklarimi acmaya çalıştım ama susuzluktan kuruyan dudaklarimimdaki çatlaklar yüzünden canim fena acıyordu. Sertce ayaklarım yerden kesildiğinde o tanıdık koku bana hoşgeldin, ama keşke gelmeseydin diyordu. Gicirdayan kapı sesi görmeyen gozlerimle birden tekrar havalanip yumsak bir yataga atıldım gozlerimdeki geçici körlük azalmaya başladı ki yine sertce ayagimdan cekildim. Ayak ve el bileklerim serbest kaldığında gozlerimi ovaladim. Sıcaktan enseme yapışan saçlarımı sag omuzuma döktüm. Etraf yavaş yavaş kndini belli etmeye başladı. Ki işte o an onu ellerini beline koymuş nefretle bana bakarken tamda tepemde buldum.
"Batı" dedim korkuyla yüzündeki o gulumseme uzun zamandır ondan korkmadigim kadar beni korkutuyordu. Tek kelime etmeden bana nefretle bakan gözlerini alip dışarıya cikti kulağıma gelen kapinin kilit sesiyle karanlık oda üstüme üstüme gelmeye başlamıştı. Kocaman kepenkleri sıkı sıkıya kapalı olan pencereler küçücük odanin karanlık olmasına neden oluyordu. Duvarlara sürtünerek elektrik düğmesini buldum. Işık yine gozlerimin yanmasına neden oldu. Kolumla gozlerimi kapatip gozlerimdeki hassasligin geçmesini bekledim. Olduğum yere oturup etrafımi taradim. Küçük sedir bir yatak eski bir koltuk bi abajur yerde solgun bir hali tum esyalar bu kadardı. Uzerimde geceligim değil bi kot ve tişört vardi. Saat kacti ya günlerden ne. Ne kadardır ayni pozisyonda oturuyorum batı nerde ona ihanet ettiğim için bana neler yapacak diye kafamda bin bir türlü senaryo kurarken kapi kırılır gibi açıldı. Elindeki ekmeyi kucağıma atıp kapıyı yine ayni şiddetle kapattı. Bu sessizliği hayra alamet değildi. Belkide bana yapacaklarini planlaması gerekiyordu. Onu suçlayamazdim ama izin verse nedenini açıklasam belki inanırdi.

Gece gündüz geçişini bilmedigimden sersem gibi olmustum uyuyor uyanıyor oturuyor düşünüyor yine uyuyordum. Batının geliş gidişleri hep ayni sessizlikte oluyor hep yarım ekmeği uzerime fırlatıp gidiyordu. Kendimi Onun köpeği gibi hissediyordum. Aklım buharlaşip yok olma seviyesine gelmişti. Öyle ki uyukuyla uyaniklik arasında burak'ı görmüştüm. Elimi tutup "Korkma el yakında görüşeceğiz" demişti demek ki ölümle de olsa kardeşime kavuşma zamanım gelmişti. okulda öğrendiklerimi hastalarıma öğütlediklerimi bir bir kndi üzerimde denemeye çalışsamda başaramiyordum. Bu sessizlik dinginlik yoğun ve bunaltıci sükunet delirmeme neden olabilirdi. Beklemek başıma nelerin geleceğini bilmeden beklemek berbattı. ne sacmaliyorum ben böyle başıma gelecekleri bilsem burda bu kadar sakin oturabilirmiyim ki artık neyin sacma neyin akla yatkın oldugunu karıştırmis durumdayim. Tamam o sessiz ona yaptığımı belki hazmetmeye çalışıyor peki ben neden bu kadar sessizim. Ayağa kalkip kapıya kadar gidemeyecegimi çok iyi biliyordum ayak bileklerimdeki iplerin açtığı yaralar canımı hala yakıyordu. Imekleyerek kapıya gittim güçsüz kollarimla kapiya vurup bagirdim.
"Aç şu lanet kapiyi yeter artık yeter" diye bagirdim diyemicem cunku sesim çıkmıyordu. Yine sessizlik lanet olsun yine sessizlik.
"Lutfennn ne olur bağır çağır küfür et ama susma artık anlatmama aciklamama izin ver batı" artık kndimi durduramiyordum ağlamaya salya sumuk sesimin yettigince haykırmaya başladım. Kapinin arkasından gelen küfür onun orda beni dinlediğinin kanıtıydi. Ama zaman ilerledikce yine sessizlige gömüldu karanlık oda. Surunerek tekrar yatağa gittim. Uzanıp uyamaya daha çok konuşmama yetecek gücü toplamaya çalışacak ve tekrar onunla konuşmak için çabalayacaktim.

Kapının sertce açılmasıyla yerimden fırladım. Elindeki ekmeği kucağıma firlattiginda. "Lutfennn gitme" dedim o arkasın dönük olduğu yerde kalırken ayağa kalkip yanina kadar ulaşmayı istedim ama yapamadım. Gozlerimdeki gece yogunlasip beni alaşağı ettiğinde gozlerimin önünde ki gri parlak baloncuklar çoğaldıginda kndimi soğuk ve sert zeminde değil onun kollarinda buldum mutluydum hiçlige dogru kayarken gülümsuyordum onun kollarinda olduğum için. kalmak ve olmak istediğim tek onun yanıydi hangi sartta ve durumda olursam olayim onun kolları guven kokusu cennet dokunuşu yanar dağ gibiydi. Kndimi kollarinda kaybetmeden önce zorla konuştum.
Ne olur bırakma beni dedim bayilmadan önce. Ve son duyduğum. ASLA oldu...

Venüs Kızı  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin