Yine o göl. Her seferinde ilk buraya gelmemin bir nedeni olmalı ama ne. Onu burda bulmayı bekliyordum ama etraf biraz fazla sessizdi. Etrafa baktığımda onu gördüm gölün içindeydi ve ben onu fark etmeden eminim ki o beni görmüştü. Yüzümüştü ve bana doğru geliyordu ve bu kez o tehditkar yüzünde sıcak bir gulumseme vardi. O karaya çıktıkça içimi çektiğimi fark ettim. Güneş yine en tepedeydi ve beni ona daha çok hayran bırakmak için onun broz tenine gönderiyordu en guzel ışınlarıni. Her kadın böyle bir adam ister ama hic bir kadın da böyle bir erkeğe sahip olamaz çünkü böyle tipler tek bir kadina bağlı kalmaz. Sanki burda başka kadin varmış gibi düşündüğüme bakin yaa. "Günaydın Venüs kızi insan giderken bi hoşçakal der" dedi büyük bir kayanin uzerindeki gömleğini alip giydi ve alttan uc düğmesini ilikledi. Ve gelip tum heybetiyle karşıma dikildi. Güneşte gözleri kahverengiye dönüşmustu kiprikleri daha bir belirginlesmisti islaninca. ona bakmaya korkuyordum ne zaman ne yapacağı pek belli olmayan tehlikeli bir adamdi o. Bense onun hayaliyle kndimden geçen bir zavalli. " Konuşsana be" dediğinde kndime geldim. "Karnım ac" dedim ve güldüm çünkü o çarpık icten gülümsemesi benide güldürmustu. "Neler Yapabilirim bir bakalim" dedi ve hızla uzaklaştı bnden ve bende kndimi onu takip edereken buldum. Eve geldiğimizde ben doğayı koklarken o içeri girmişti. Ve elinde tabakla yanima gelip " bunu alışkanlık haline getirdin haberin olsun" dedi. Tabağı elinden alıp yere bağdaş kurup oturdum. Hic bilmediğim görmediğim meyveler vardı tabakta. Biri kavun gibi kokuyordu ama tadi cok farklıydı eksi desem değil tatli desem hic değildi. Kirmizi büyük çekirdekli bir meyve daha yedim himm tadi elma ve kivi karışımiydi sonra muz gibi soyulup yenen bir meyve daha ama tadi salatalık gibiydi. Tabagimda tek lokma kalmayana kadar yedim. O an fark ettim ki beni seyrediyordu bakışlarımi ondan kaçırıp etrafa goz gezdirdim. Nasıl güzel bir yerdi burasi ve aklima o an gelen bir soru dudaklarimdan döküldü.
"Buraya nasıl geldin"
"Sence bunu sana soylermiyim" ahh tabikide hayir.
"Dünkü konuşmamız yarım kaldi Venüs kızı" dedi yine.
"Sen mi başlarsin ben mi başlatayim seni" dedi ki nasıl baslatacagini cok iyi biliyordum.
" hoca" dedi. Neden ondan bu kadar nefret ediyordu
" sizin sorununuz ne"
"Bir taş ama artık ondan daha ote bir sorununuz var" dedi ve yanina gelip gozlerimin içine bakti. "Sen" dedi.
" ben buraya gelmek istemedim ama mecburum" dedim elimden geldiğince ona bakmamaya çalışarak. " sen hiç bir şey bilmiyorsun"dedi ve bnden uzaklaşıp gitti. Onu takip etmek tehlikeli olabilirdi o yuzden evde kalmaya karar verdim. Içeriye girip onun hakkında bir şeyler öğrenirim çabasıyla biraz etrafa goz gezdirdim. " onu evde saklayacak kadar aptal değilim" dedi ve gömleğinin düğmelerini açtı. Taş umurumda değildi ama beni yanlış anlaması umurumdaydi. "Temizle şunları madem zorla buraya gelip keyfimi kaçırdın bari bir ise yara" dedi üzülmustum onun keyfini kaçırdığım için.
"Ben bunlara dokunamam" dedim elindeki yaban tavuklarına bakip.
"Öyle bir dokunursun ki" dedi
"Hayır dokunmam" dedim inatla
"Izin ver ben sana dokunayim o zaman" dedi
"Dun pek izne ihtiyaç duymuyordun" "hımm demek aklın hala dun akşamda" dedi sırıtarak.
"Tamam sus ne istersen yapacagim" dedim bıkkınlıkla ve birazda heyecanla.
"Ne istersem mi" dedi.. icimdeki kız evet evet ne istersen yapıcaz diye cilvelendi. Kokusu bana herşeyi yaptırabilirdi ama kndimi tutuyordum ama nereye kadar.
" Otur şuraya ve izle bir daha gostermicem"
" tabi bir daha olursa" diye Mırıldandim beni duymadı cunku kndim bile zor duymuştum.
" olucak merak etme senin hocada bu aptallik varken daha çok kız harcar bu uğurda" dedi ne demek istedi diye düşünürken o çoktan tavukları ateşin uzerine koymuştu.
"Onunla nasıl tanıştıniz yani sen dünyaya geliyor musun" dedim dun gece hayal görüp görmediğimi bilmek zorundaydim.
" senin hocan elimden zor kurtuldu kurtulmasaydi sen burda olmazdin ve seni buraya gönderdiği görev için ölüme her adımda yaklaşmazdin" kacmakta bir işe yapamıyordu kndime zarar vermrkte. O zaman ne yapacaktim.
"O taş neden bu kadar önemli" Cevap vermeyecegini biliyordum ama yine bir umutla sordum bu soruyu ki haklı çıktım cevap vermedi. "Gel benimle" dedi ve kesik bilegimi yakaladı an aciyla inledim
"İyileşiyor" dedi. Bu adam Özür dilemek nedir bilmiyordu buyuk ihtimalle. " sessizce yürüdük yan yana ne kadar da uzun boyluydu heybetli ve eskilerin babayiğit lafının karşılığı gibiydi. "İşte gedik" dediginde kocaman bir ağaca tırmaniyordu. "Hadi gel" dedi ve elini uzattı. Küçücük elim kocaman avucunda kayboldu. Kalin bir dalın üzerine oturduk. Manzara süperdi. "Izle şimdi" dedi ve dudaklarini buzup garip bir ses çıkarmaya başladı gülmemek için zor tutuyordum kndimi. Birden etrafimizda papatya beyazi renkli kuşlar civildamaya başladı bunu nasıl yaptığı umurumda değildi yapmıştı ve bu sesler mükemmeldi hayretle ve şaşkınlık arasında onlari dinlemeye seyretmeye doyamiyordum ki birden ne olduğunu anlamadan dudaklarimi dudaklarinda buldum. Alt dudagimi emip dişlerken ben farkında bile olmadan ellerim gur saçlarına dolanmisti. Bu anin bitmesini istemiyorum diye fısıldadim kndime. Ve sonra birden kndini geri çekince dengemi kaybedip hızla düşmeye başladım çığlık atmama bile gerek kalmadan yere cakilacaktim ama öyle olmadı bir cift kol beni yakaladi ve nazikçe aşağıya indirdi. Ve o an ölüp cennete gittiğimi anladim. siyah gür ve kocaman kanatları görünce ne yapacağımı bilemedim. Bir melek hemde beni öpen bir melek vardı karşımda...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venüs Kızı
ChickLitUyku..... Derin saatler günler alan derin bir uyku. Size ne kazandırır. Bana aşkı kazandırdı. Korku damarlarımda cirit atarken aşk kalbimi ve her hücremi ele geçirdi. Uykunun derin kollarında bulduğum adamanin gerçekleriyle başa çıkabilir mi...