"Lütfen yalvaririm " dedim sessizce burdaki insanların üçümuz arasında olanları bilmelerini istemedim. Zar zor inşa ettiğim hayat mahfolmak uzereydi. Hemen enver hocanın yanina gittim gülerek.
"Hocam siz burda şaşkınlığımi mazur görün uzun zaman oldu" dedim ve yüzündeki sahte gülücükle masaya doğru yaklaşıp hocanın elini Sıktımgim anda ensemden topuguma kadar şiddetli bir urperti geçti. Bu adamdan nefret ediyorum.
"Senin böyle başarili bir doktor olarak görmek beni gururlandirdi"
"Oğlum sen neden ordasin gelsene" diyen Şefika hanimin sesiyle hepimiz batıya döndük. Ama o şeytani üst dudagini havaya kaldırıp gülümsedi başını belli belirsiz sağa sola sallayıp gözlerini benden alip kapıdan çıktı.
"Kızdı senin ki " pislik herif allahtan kimse duymadı.
Telefonumun titremesiyle irkildim.
Hemen gel yoksa geri dönerim ela ve adres yazıyordu. Batıdan
"Canım bi sorun mu var" diyen arif elimi tutunca irkildim.
"Özür dilerim gitmem gerek acil" dedim ve cantami alıp hemen çıktım ilk gördüğüm taksiyi durdurup eline telefonu tutuşturup
"Bu adrese hemen " dedim
Tam yarım saat yol gittikten sonra zenginlerin muhiti olarak bilinen sokaktaki bir siteye girdik. Ve en sondaki eve ahh pardon saray yavrusunun önünde durduk. Batı arabasının önünde bir ileri bir geri yürüyordu ceketini çıkarmisti saçları darma dağındi. Beni fark edince cebindeki parayi taksiciye fırlatıp kapıyı açtı ve kolumdan tutuo beni indirdi.
"Kndim yürüyebilirim" dedim ama cevap vermedi. Ve beni arkasında sürükleyerek eve girdik. Agzim beş karış değil yüz bes karış acik oldu. Ohaaaaaa lan kimler oturuyor bu evlerde insan yere basmaya korkar bu evden.
"Yeter canımı acıtıyorsun bırak" dedim ve kolumu ondan kurtarıp salondaki muhteşem L koltuğa Çantamı fırlattım.
"Sende, sende benim canimi yakıyorsun" dedi. Ben mi senin gibi mi bir adamın mi canını yakıyorum bi gülücük çıktı dudaklarimdan.
"Seni güldüğüme sevindim" dedi alayla. Gömleğinin en üst düğmesini çözüp kravatini gevsetip cikardi. Ve ben orda yokmuş gibi kapidan çıkıp gitti. Peşinden gitmeye mecbur değildim ama yinede gittim zaten su an ki durumum heo merakim yüzünden başıma gelmişti yine merakima engel olmadığım için bakalım nasıl bir belaya bulaşacaktim. Büyük ve gösterişli merdivenden çıkıp küçük tıkırtıların geldiği yöne döndüm tanrım bu evde kaç oda vardı böyle. Kapısı açık odaya girdiğimde şok şok şok.
Batı tam karşısında Çıplakti yani tamam tam anlamda değildi altına dizde Camel kapri giymisti ama ben iceriye girdiğimde elinde tuttuğu tişörtunu giymeye zamanı kalmamasti çünkü ben bodoslamaya iceriye atmıştım kndimi. Onun kndini toparlamasi uzun sürmedi ama ben yere yapışmis gibiydim elindeki tişörtu devasa yatağına atıp çıplak ayarlarıyla bana doğru geliyordu kacmaliydim ama bu adamın bakışları yüzünden her defasında bir heykelle dönüşüyordum. Gözlerime çektiğim en mükemmel ziyafetti vücudu. Sol omuzundan sol göğsüne ordan sol kolunun altindan aşağiya kadar inen dovmesi mükemmeldi hele anka Kuşunun kuyruğunda ki renk cümbüşü tartışilmazdi cok cok usta bir dovmecinin elinden çıktığı belliydi.
"Ben gitsem" dedim anca bu kadar kndime gelebilmistim.
"Zaten neden geldiysem" dedim arkami döndüğümde tabi ki iki adım atamadim. Belime sarılan kollar ensemde ki yakıcı yıkıcı nefes ve koku ah ve lanet olası kaşık ağrım.
"Gidemezsin istesende istesemde gidemezsin bırakamam" kulağımda ki dudaklari aldığı derin soluklar. Dizlerimde can kalmamıştı. Tek eliyle saçlarımı ensemden çekip anestezi etkisi yaratan Öpücüklerini boynuma ve enseme kondurdu.
"Batı" ah konusabiliyordum oysa dilimi yutmus olmam gerekirdi.
"Ömrüm" dediğinde bıraktım kndimi dizlerimin bağı çözüldü ama güçlü kollar beni kucaklayip devasa yatağa yatırdı ki oda üzerindeydi.
Onca yıl onsuz geçerken bazı geceler bu anin hayalini kurardim. Ama bu durum hayallerimin bile üzerindeydi. Ben kırılacak bir eşya degildim ama o bana öyle bakıyor ve saçlarıma dokunan elleri o hissi yaratıyordu bende. Şu anda ne isterse yapardim ne isterse alırdı ona kalbimi ruhumu vermiştim barikeligimi de alabilirdi.
"Sen benimsin. Bu lafın ağırlığıni bilsen iyi olur. ben" dedi ve sustu ellerini yüzümde boynunda gezdirdi. Parmaklarinin gezindigi her yer kızgın demirle daglanmiş gibi yanıyordu. "Anlamak zorundasın yada değilsin anlamasanda benimsin bu an icin cok uzun zamandır bekliyordum Venüs kızı" dedi. Ona karşı bu açlığım nerden geliyordu bilmiyorum ama onu istiyordum sonsuza kadar.
"Mezarda cennet ve Cehennemde ve sonsuzlukta beraber olucaz buna alışsan iyi olur" dedi ve uzerimden kalkıp yan tarafa uzandı. Beni kollarina alıp öyle sıkı sarıldı ki bir an iç içe geçecegimizi sandim. Ellerimi sert göğsüne koydum kalbinin atışını duyabiliyordum tıpkı benim kalbim gibi atıyordu. Böyle olmak burda kalmak onsuz adım dahi atmamak onunsuz nefes bile almak istemesemde sorumluluklarım vardı ama hic olmazsa bu anin tadını çıkarabilirdim. Sorunlar bir kaç saat bekleyebilirdi. Alnima dokunan dudaklari saçlarımı havalandiran nefesiyle başımi boynuna gömdüm ve sanki mümkünmüş gibi daha çok sokuldu oda kollarını daha çok sardı bedenime ve uykuya dakmadan once kısa bir an mirildandi.
"Seni seviyorum Venüs kızı" dedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venüs Kızı
ChickLitUyku..... Derin saatler günler alan derin bir uyku. Size ne kazandırır. Bana aşkı kazandırdı. Korku damarlarımda cirit atarken aşk kalbimi ve her hücremi ele geçirdi. Uykunun derin kollarında bulduğum adamanin gerçekleriyle başa çıkabilir mi...