kalbim yerinden cikacak gibiydi dört kat merdivenleri çıkarken. Giriş kapısında beni bekleyen enver hocayi görünce kalbim beni nelerin bekledigini bilmediğim için daha çok hizlandi. Ellerim farkinda bile olmadan buz gibi olmustu. özellikle sağ elimin serçe parmagi nerdeyse buz kalıbı gibiydi. "Gec kaldin" dedi beni davet bile etmeden içeri girdi. Sirf sınıfta kalmamak icin geldiğim bu evde bu kapının arkasında bni nelerin bekledigini merak ederek ve daha çok korkarak içeri girdim. "Özür dilerim uyuyup kalmışım" dedim. Herzaman kndimi kontrol etmekte usta olmusumdur ama bu kez öyle bir durum söz konusu değildi çünkü sesim icimdeki korkuyu dışa vuruşum gibi çıkmıştı. "Neden orda dikiliyorsun gecsene" dedi hocam ki hala kapinin önünde hazir olda bekliyordum çünkü her an kacmaya meyilliyimdim. Küçük holden gecip pesinden gittiğimde gözlerime inanamadım. Bomboş bir ev vardı karşımda. Girdiğim acik mutfak salon da sadece şezlong ve iki kocaman sandık ve tek bir de sandalye vardı. Ellili yaşlarını suren enver bey yaşına göre oldukca genc duruyordu. Gri v yaka bir triko vardi uzerinde koyu gride bir pantolon giymisti. Koyu renk saclarina Ara ara özellikle serpistirilmis gibi duran gri saçlarıyla cok cool bir duruşu vardi. Zengin kokos kızlar sırf eglence olsun diye enver hocaya asildiklari bir ara sınıflar arasindaki en çok konuşulan dedikoduydu. Ve ben bazı zamanlarda hayran hayran baktığım bu adamla yalnız başıma bomboş bir evdeydim. Elime tutuşturdugu kahve fincanı ellerimin biraz ısınmasına sağladı. Bomboş olan bu evde koyu renk perdelerin olması oldukca sacmaydi daha sacma olansa sıkı sıkıya kapalı olmalarıydi. Oysa Eskişehir uzun zamandir güneşe hasretti ki pencereleri acip havalanmasi gerekiyordu bu evin zira yeni boya kokusu beni cok rahatsız etmisti. Bir dakika ya ne düşünüyorum ben böyle beni rahatsız etmesi gereken o kadar çok şey varken neden yeni boya kokusunu takmıstim ki kafama. "Otursana" diyen enver beyin sesi ve gurultuyle önüme cektigi sandalye karo zeminde çınlarken benim bu evde ne isim var diyen ses beynimde yankilaniyordu. " hocam ne istiyorsunuz benden neden burdayım" dedim sakin olmaya, kendimi kontrol etmeye çalışıyordum ama sesimdeki panik evin içinde yankilanirken hocamin bunu hissetmemesi saçma olurdu. "Sakin ol ela korkacak bir şey yok şimdilik sadece konuşacağız sonrasina sen karar vereceksin" dedi. Sadece ela bu böyle böyle dese herseyi bir çırpıda anlatsa beni bu meraktan ve korkudan arındırsa olmaz mıydı? "Terapi gibi mi?" Dedim. Ailemde kalıtsal olan paronya yüzünden psikoloji okumak istemiştim ama benimde sağlam bir terapiye ihtiyacim vardı. Bu hayatta istedigim tek sey düzgün düşünüp okulumu bititip ailemi tekrar bir araya toplamakti. Ailemi toplama işine once annemden başlamalıydim. Gunluk on dokuz saat uyumak yerine her normal insan gibi sekiz dokuz saat uyuyup derslerime gereken önemi verirsem belkide annemi o akil hastanesinden kurtarabilirdim. "zamanimiz bol ela bence bu ders niteliğinde ve bedava terapinin tadini çıkarmaya bak" dedi hocam korkarak geldiğim bu evde belkide kurtuluşum pusuda bekliyordu. " bir kaç soruyla başlayacağız ve yavaş ilerleyecegiz anlaştık mı? " dedi. Başımı evet der gibi salladım. "Otur şimdi" diyerek önündeki sandalyeyi cekip kendi oturdu ki banada oturacak tek bir yer kalmıştı. Eski yıpranmış cantami bir kenara bırakıp elimdeki fincanı mutfak tezgahina koydum. Okulu bitirmeden kendi üzerimde olsa dahi hemde enver bey gibi bir hocadan ders niteliğinde bilgiler edinip tecrübe kazanmak hayatım için bir adımdı. Ama yinede icimde büyüyen bir duygu gittikce bana daha çok yaklaşıyordu. KORKU...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venüs Kızı
Literatura FemininaUyku..... Derin saatler günler alan derin bir uyku. Size ne kazandırır. Bana aşkı kazandırdı. Korku damarlarımda cirit atarken aşk kalbimi ve her hücremi ele geçirdi. Uykunun derin kollarında bulduğum adamanin gerçekleriyle başa çıkabilir mi...