Gemi sahile yakın yerde durdu. Karaya çıkmamız için ya yüzmeliydik ya da gemiye bağlı sandalı suya indirip gitmeliydik. Açıkçası yüzmeyi tercih ederdim ama Akel sandalı tercih etmişti. Yüzünde çok masumane bir gülümseme vardı ve onu kırmak hiç gelmiyordu içimden. Güneşten midir bilmiyorum ama üzerimdeki tüm yorgunluk ve sıkıntı geçip gitmişti. Kendimi hiç bu kadar rahat ve huzurlu hissetmemiştim. Tüm bu huzurumla sandalı bağlı olduğu yerden çözüp suya indirdik, bizlerde içindeydik. Halatı yavaşça bırakıyorduk ama mekanizma bir anda bozuldu ve sandal sert bir şekilde su yüzeyine çarptı. Akel'in saniyelik çığlığı ve benim tedirginliğime rağmen sandala bir şey olmadı. Su yüzeyinde sağlam duruyordu ve bizim yaptığımız tek şey yüksek sesle kahkaha atmak olmuştu. Üzerimizde gereksiz bir mutluluk vardı. Kim bilir belki de yaşadığımız olaylardan sonra en ufak bir mutluluk bizde abartıya neden oluyordu. Ama bu umurumuzda değildi, mutluyduk. Tüm bu enerjimizle kürekleri çeke çeke sahile ulaşmıştık.
Sapsarı kumlara meydan okuyan hırçın, ak rengindeki su ayaklarımızla birleştiğinde sakinleşti. Sandalı kuma çekip sudan çıkarır çıkarmaz şimdi ne yapacağımızı düşündük. İlerisi olabildiğince yeşillikle kaplıydı. Çoğu yerde kayalar mevcut olsa da çoğunluk bitkilerdeydi. Güzel bir yerdi hatta bir ara gaflete düşüp, Akel ile burada ölene kadar kalmayı bile düşündüm ama bir görevimiz vardı ve Akel bunu asla kabul etmezdi.
''Şahmeran'ın ülkesinde olmalıyız. Şaman, geminin bizi oraya götüreceğini söylemişti.'' Haklıydı ve evet gemi az ileride durmuştu. Etrafta ise buradan başka kara görünmüyordu.
''içeriye doğru gitmeliyiz. Belki... ooooooo'' gözlerime inanamamıştım. Korkuyla irkildiğimde yaptığım ilk iş Akel'i arkama çekip ona siper olmamdı, her ne kadar dizlerimin bağı çözülüyor gibi hissetsem de. Kamufle olmuş bir anakonda yılanı şu an tam karşımızda bizi seyrediyordu, ''neler oluyor Geray?'' o henüz fark etmemişti ve yılan da henüz yerinden kıpırdamamıştı. Fark etmek oldukça zordu zira arada yanılıyor muyum acaba bile diyordum kendime ama hayır oradaydı. Yemyeşil bitkilerin arasındaydı ve... ''yüce tanrım'' bir tane değildi birkaç tane daha vardı ve hepsi aynı anda gözlerini açıp hareket ettiklerinde Akel yeni fark etmişti onları. Kalbimin atışlarını boğazımda hissediyordum. Bunlar çok korkunç ve saldırganlardı. Bizleri tek lokmada yiyebilirlerdi. Ben korkudan sesimi çıkaramadan duruyordum ama Akel hem çığlık atıyordu hem de bana sımsıkı sarılıp arkama gizleniyordu. Tanrım bana yardım et, yılanlara karşı daha önce hiç savaşmamıştım ve kendimi nasıl savunacağımı bilmiyordum. Üstelik yanımda tek bir silah bile yoktu.
Yaklaşıyorlardı, deva ağızlarından sarkan dilleri yemek görmüş bir kurdun dili gibi sallanıyordu. Korku bedenimi terk etmiyordu ve cesaretimi bir türlü ikan edemiyordum. Bunlar Şahmeran'ın emrinde olmalılardı ve biz buraya bir amaç için gelmiştik, ''biz Şahmeran ile görüşmek için geldik!'' olabildiğinde sesim yüksek çıkmıştı, korkudandı. Babam beni görseydi hayal kırıklığına uğradı hakeza annem de.
''şunlara bak, korkak inan oğulları.'' Kimdi o? Hangisiydi? Ya da onlardan mı gelmişti? Ama hayır bu ses gayet ince ve yumuşak huyluydu, karşımda duran anakondalardan gelmiş olamazdı, ''bizim dili biliyormuş gibi konuşuyor bir de'' gülüyordu kendince bana ama anlıyordum onu, ''her kimsen seni anlıyorum ve benimle dalga geçmeyi kes.'' Arkama saklanan Akel'i unuttuğum sırada bana kendisini hatırlatıp arkamdan kulağıma yanaştı titrek sesiyle beni uyarıyordu, ''kiminle konuşuyorsun sen?''
''sen duymuyor musun?''
''neyi? Ben sadece tıslama sesleri duyuyorum.''
''biri konuşuyor ama görünmüyor.''
''sen aklını kaçırmış olmalısın, ben kimsenin sesini duymuyorum.''
Tepemizdeki onlarca anakonda yılanı öfkeli yüzlerini terk edip öylece kaldılar ama hâlâ saldırganlardı, ''dediklerimi anlıyor musun?'' diye sordu o ses, tekrar.
![](https://img.wattpad.com/cover/306830499-288-k677088.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAROBİS (TAMAMLANDI)
FantasyBir krallık düşer, bir diğeri yükselir. Ancak bu savaş, kanla değil; sırlarla, ihanetlerle ve feda edilen canlarla yazılacak. Buzlarla kaplı topraklardan yükselen bir isyan, yeryüzüne meydan okuyor. Herkesin kaderi, gizemli bir ada ve orada saklanan...