Karargâha geri döndüğümüzde ilk işim Akel'i yatırmak olmuştu. Maruz kaldığı enerjiye fazla bile dayanmıştı. Herkes neler olduğu sorduğunda onlara olayı üstü kapalı anlattıktan hemen sonra bir haberci geldi ve günlerdir beklediğim haberi getirmişti: Nara şehri artık bizim kontrolümüzdeydi. Haber tüm orduya duyurulduğunda resmen bayram havası esmişti. Orduya toparlanma emri vermemle birlikte Akman'a bir haberci göndermek üzereyken o bana bir haberci göndermişti. Çadıra girip huzurumda eğilme nezaketinde bulunmayan haberci cüretkardı, ''Kralım Akman size bir haber gönderdi. Kendileri diyor ki; Ey Hakan, orduna durmalarını söyle. Bugüne kadar ciddi bir karşılık vermediysem bu rüyadan uyanmanız içindi. Sabrım taşmak üzere. Eğer ilerlemeye devam ederseniz bu sizin zararınıza olacak yok eğer geri kuzeyden aldığınız toprakları geri verip çekilirseniz yemin ederim ki sizi resmen tanırım ve iki ülke olarak anlaşma imzalarız. Karar sizin. Kız kardeşime de söyle, bir an önce şanlı ordumuzu alıp geri dönsün kendisiyle karşılaşmak istemiyorum ve bunca yaptığını görmezden geleceğim. Bu size son uyarımdır. Dinlerseniz kazanırsınız dinlemezseniz ölüme geleceğinizi size bildiriyorum.'' Haberci susup eski haline döndüğünde bir bana bir de sağımdaki İris'e bakıyordu. İkimizin de yüz ifadesi neredeyse aynıydı: öfke ve intikam. Haberciyi olumsuz bir cevapla geri döndürmekle yetinmeyip yeryüzüne fetihlerimizi anlatmaları için birçok haberci göndermiştim. Ölmek için çıktığım bu yolda ölüme bu kadar yakın iken geri dönmek tam bir aptallıktı. Ordu hazırlanıp düzen aldığında artık Akel kendisine gelmişti ve tekrar yola koyulmuştuk. Bu sefer gideceğimiz yer, doğduğum yerdi. Kendi ülkem, babamın kanı. Bunun ağırlığıyla ilerledik ve Prens daha doğrusu yeni Kral Karer, İris'in kucağındaydı ve bizimle birlikte sessizce ilerliyordu. Buralarda pek bir tehlike yoktu arada bize saldırmaya çalışan cin ve hortlaklar olmuştu ama icaplarına hızla bakmıştık. Dört günlük ilerleyişten sonra nihayet şehre varmıştık. O kadar büyük bir mutlulukla karşılaşmıştık ki hiçbirimiz bunu beklemiyordu. Ordu şehrin dışında vaziyet alırken ben ve komuta kademem şehrin kapısından içeriye girdik. Huzura ve adalete o kadar hasretlerdi ki çoğu bizi görür görmez ağlamaya başladı. Bazıları dizleri üzerine çöküp tanrılara dua etmeye başladıklarında Akman'ın yeryüzünde yarattığı ruhsal çöküntüyü görmüştüm. Bu yaratıkları sadece dıştan ihya edemezdik ruhlarını da ihya etmeliydik ve bu kesinlikle daha zor olacaktı.
Bizler saraya geçtiğimizde lortlarım kapıda bizi karşıladılar, biri hariç: Lort Aydilge. Bu sefer üzerlerinde zırh yoktu hepsi tören kıyafetini giymişti ve sarayı tören için hazırlamışlardı. İris, Karer'i Lort Kuyaş'a vererek önümüzden gitmesine olanak sağladı ve ikimiz onun arkasından taht salonuna girmiştik. Ne çok özlemiştim bu sarayı. Bir sürü anı geçip gitti gözümün önünden ve duygu yüklü halimle Hakan kalabilmeye özen gösterdim. Kocaman solunun tahtı zeminden biraz yüksekteydi ve Lort Kuyaş beyaz renkli uzun kıyafetiyle adeta parlıyordu. Tahtın önüne geçmişti. Kucağında tuttuğu ve uyanık olan Karer ise gülümseyerek ona bakıyordu. Nara halkı salonu doldurduktan sonra ben yavaş adımlarla onların yanına gittim. Tüm yaratıklar hâlâ hayranlıkla bana bakıyorlardı. Ağzımdan çıkacak kelimeleri can kulağıyla dinlemeye hazırlardı.
''ben Hakan Geray! Bu sarayda doğup büyüyen. Baş komutan Zafir'in tek oğlu, Naralı Geray. Yeniden yuvamdayım. Sizlerin önünde yeniden yemin ediyorum, yeni düzen kurulacak. Ne pahasına olursa olsun kurulacak. Ve bu tören yeni düzenin ilk adımı. İşte eski Kralınız Kegah'ın tek oğlu olan Prens Karer. O artık sizin yeni kralınızdır. Tanrıların izniyle büyüyecek ve güçlenecek. Nara hanedanı onunla yeniden dirilecek,'' bu sözlerimle birlikte Lort Esin elinde tuttuğu mor bir minderin üzerindeki kraliyet tacını getirdiğinde, ''şimdi yeni kralınızın önünde eğilin ve ona biat yemininizi edin.'' Benim sözlerimle birlikte herkes eğildi ve tüm şamanlar tek bir ağızdan, ''Kral Karer, Hakan Geray'ın emriyle tahtına oturdu,'' dediler ve bunu üç defa asalarını yere vurarak tekrarladılar...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAROBİS (TAMAMLANDI)
FantasíaBir krallık düşer, bir diğeri yükselir. Ancak bu savaş, kanla değil; sırlarla, ihanetlerle ve feda edilen canlarla yazılacak. Buzlarla kaplı topraklardan yükselen bir isyan, yeryüzüne meydan okuyor. Herkesin kaderi, gizemli bir ada ve orada saklanan...