Bu Bir Oyun mu?

112 23 1
                                    


Ordu tüm ihtişamıyla Patra şehrinin önünde belirdiğinde sevinç çığlıkları ardı ardına geldi. Halk gelen orduyu selamlıyordu ve çoğu sevincinden kalenin içinde duramamış dışarıya çıkmıştı. Mari ordusu ilerledi ve Akel ağlamak isterken yanında olan adama bakıyordu. Tek dayanağı olduğuna inandığı adam son derece ciddi ve asildi. Arkasında dev bir ordu ve önünde halkı olmasına rağmen sadece ona bakmak istiyordu. Nitekim Geray ona baktığında ıslanan gözleriyle gülümsedi. Ciddiyetle bakıyordu Geray ona. Ve cesaret verircesine hayranlıkla, ''ben buradayım Akel. Yanındayım... her zaman.'' Bu deyişi bir su misali içindeki ateşi söndürmese de hafifletmişti. Başıyla onayladı sevdiği adamı ve daha da dikleşerek atının dizginlerini kavrayıp önüne baktı. Halk heyecanla onlara sesleniyordu ve onları yüceltiyorlardı. Surlara yaklaştıklarında tüm ordu yerinde durdu, öndeki Geray ve Akel ilerledi. Kimileri prenseslerini tanıyıp dizleri üzerine çöktü ve dua etti. Kimileri sevinçten birbirine sarıldı ve kimileri bunu kaldıramadı ve dayanacak bir dayanak arayışıyla beklediler. Hiç şüphesiz onlar için büyük bir olaydı. Tüm hanedanın öldürüldüğünü zannediyorlardı ve şimdi Prenses Akel atının üzerinde asil bir şekilde şehrine giriyordu. Üstelik yanında yeryüzünün baş muhafızı olan Hakan Geray ile birlikte. O prenses ki şu an onlara sevinçle el sallıyordu. İlerliyorlardı. Şehirdeki bayram havası hiç dinmeden sarayın önüne vardıklarında önce Geray, Tulpardan indi sonra Akel ve arkalarındaki mahiyetleri indiler. Patra şehrinin ana sarayı son derece ihtişamlıydı. Ana kapısı çok büyüktü ve mimarların tasarladığı bir sistemle açılabiliyordu zira bir insan bu kapıyı açamazdı. Kapı yavaşça açılırken Geray, Akel'e yol verircesine bir adım gerisinde kaldı. Heyecandan kalbini dahi hissedemeyen Akel elbisesinin eteğini kavrayarak ilerledi. Doğduğu evine bakıyordu. Gözleri zaten dolmuştu ama damlamıyordu sadece karnına kramplar giriyordu, o kadar.

Titreyen bedeniyle taht salonuna giren Akel bir an duraksadı ve karşısında duran tahta öylece baktı, uzun süre. Arkasında kalanlar merakla beklediler. Geray hemen sol tarafından ona bakıyordu. Onun gözleri sadece ihtişamlı ve işlemeli kızıl tahta bakıyordu, ''kalbini dizginlemeyi öğrenmen gerek. Bu iki etti'' onun uyarıcı sesi ve hoş sözlerinden sonra Akel gözlerini tahttan alıp yumdu ve başını öne eğerek ağlamak istedi ama yapmadı.

''kaldır başını. Halkın seni bekliyor''

''sandığımdan daha zor'' dedi sırtındaki yüklerin ağırlığını şu an kavrarcasına.

''ben yanındayım'' hızla aldığı bu samimi ve gerçekten güven veren cevaptan sonra Akel başını kaldırıp gözlerini açtı. Gerayın gözleriyle birleşti gözleri, içi ferahlarcasına, yeniden hayat bulurcasına derinden bir nefes alıp ona gülümsedi. ''ilerlemen gerek'' Geray'ın ihtarı üzerine hafifçe soluna bakan prenses onu başıyla onaylarken gözleri kızarmıştı. Birkaç adım daha ilerledikten sonra boş olan tahtın önünde eğilerek büyüklerini selamladı ve bu arkasındakilerin ona daha da çok saygı duymasına neden olmuştu.

''İşte Kirisya İmparatorluğunun son ve tek veliahdı Prenses Akel!'' şamanların yüksek sesle takdimi eşliğinde Akel neredeyse on basamak yukarıdaki açıklıkta olan tahtın önüne geçip salonu dolduran kalabalığa bakıyordu. ''Ve işte yeryüzünün sahibi Yüce Hakan Geray! Duyun ve işitin. Onlara saygıda kusur etmeyin!'' bu takdimden sonra Geray da o basamakları çıkarak son basamakta durdu. Sağ taraftaki girişten gelen nedimeler ve birkaç asker ellerindeki minderlerin üzerinde taç, yüzük ve kolyeleri getiriyorlardı.

''ben Hakan Geray!'' diyerek tüm dikkatleri üzerine topladı, ''bugün sizin olan size geri verildi,'' diye sözlerine başladı, kendisine minnet ve şükranla bakan halka hitaben, ''Akmanın yıkıp geçtiği yerler yeniden inşa ediliyor ve yok ettiğini sandığı soyların veliahtları yeniden hakları olan tahtlara oturuyorlar. Duyun ve işitin. Gök Tengri sizleri seviyor. Eğer sevmeseydi prenses Akel'i hayatta bırakıp muhafaza etmem için bana ulaştırmazdı. Sevinin ve unutmayın, geçmiş hatalarınızdan ders alıp yeni düzen için ilk kendi içinizden başlayın.'' Sustu, hemen arkasında duran ve öpmemek için kendisini zor tuttuğu Akel'e baktı, yüzünde masumane bir gülümseme belirdiğinde Gerayın göğsünde dereler çağlandı ve denizler taştı. O da gülümsedi içten ve tekrar salona dizilen yüzlerce yaratığa döndü, ''Kirisya Hanedanının son ve hayattaki tek veliahdı, Prenses Akel. Yüce Gök Tengri'nin onayıyla şimdi Kirisya İmparatorluğunu yeni Kraliçesi'' tam bu sözlerden sonra yüzük getirildi ve Geray safir taşından yapılma ihtişamlı yüzüğü onun sağ işaret parmağına taktıktan sonra bu sefer yüzlerce küçük taşlardan yapılma kolyeyi boynuna taktı ve işte en son taç geldi. Akel o an bir şey fark etmişti. Bu taç kadim atalarının en büyük liderlerinin hak etmeden takamadıkları taçtı. Gözleri bunu bilen ve şu anda elinde tutan Geray'ın gözlerine gittiğinde sorgulamadan hafifçe dizlerini kırdı. Geray, üzerinde Kirik alfabesiyle 'yalnızca hak edenlerin başında durur' yazan tacı Akel'in başına tek seferde yerleştirdiğinde Akel doğruldu ve bir adım gerisindeki tahtına oturdu. Geray, onun yanından ayrılıp hemen bir basamak indiği taht merdiveninde Akel'in önünde çok hafifçe boyun eğerek onu selamladı. Ve arkadaki yüzlerce kişide aynısını yaptı.

MAROBİS (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin