KÜL

1.8K 38 23
                                    

Bu hikayede bambaşka pencerelerden ve olaylardan Hakan ile Mineye bakacağız. İyi okumalar. Yorumlarınızı bekliyorum.💗
......
Yıllar size bir şeyler getirebilir fakat hediye ettikleriyle beraber sizden alabilecekleri bazen sizi en çok üzenlerdir. Mine ve Hakanda yıllardan nasibini almış bir çiftti..
Mine aynadaki görüntüsüne bakarak yakasını düzeltti önce. Ardından gözlerinin önüne düşen saçlarına sinirlenip çekmeceden bir toka çıkararak saçlarını topladı. Bugün kendini oldukça gergin hissediyordu. Bir açıklaması yoktu bu durum için. İmzalanması gereken dosyaları imzalayıp acile geçti. Sabahın ilk saatlerinde pek yoğunluk yoktu. Dağıtılan eşyalara gitti gözü. Bıkkınlıkla bir nefes verdi.

"Hakan hocayı gördünüz mü?"

Arkasından gelen sesle irkildi. Bu ani hamleyi beklemiyordu. Leyla'ya dönerek cevabını verdi.

"Hayır görmedim."

"Peki o zaman. Kolay gelsin."

"Teşekkürler Leyla."

Gözlerini kapatıp bir süre bekledi. Onu bu denli boğan,sıkan şey neyse kendi benliğinden bir açıklama bekliyordu fakat kocaman bir sessizlikti ona verilen. Acilden çıkıp yukarı yöneldi. Dün hastaneye yatırılan Ayten Hanım'ım gerekli kontrollerini yapıp ona sağlıklı günler dileyerek odasından ayrıldı. Şimdiyse güneşin aydınlattığı koridorda nizami adımlarla yürürken onu durduran sese odaklandı.

"Mine? İyi misin?"

"İyiyim Hakan. Leyla seni soruyordu."

"Seni iyi görmedim."

İyiydi aslında sinirli olması dışında. En azından o böyle sanıyordu. Hassas olduğu noktadan gelen bu soruyla omuzları yorgunluğunu anlatırcasına düştü. Güçlü durduğu her an, her şey için harcadığı çabayla beraber kat kat fazla yoruluyordu. Hakan'dan ayırdı bakışlarını. O güzel yeşillerini uçsuz bucaksız bir derya gibi gösteren güneşe dikti. Hakansa bir salise bile ayırmamıştı bakışlarını. Tanırdı Mineyi. Bir derdi vardı. Anlatamadığı,içine sıkıntı yapan. Hayatı iyi yönetirdi aslında Mine. Zorluklara karşı dimdik durabilen ve savaşmayı bilen bi kadındı o. Geçmişlerine kilit vurmaya çalıştıkça daha çok saplandıklarını düşünüyordu bu karadeliğe. Ve de haklıydı Hakan. Mine eliyle duvarı tutunca kendine geldi.

"Mine gel otur."

"Hakan iyiyim. Sadece iyi uyuyamadım. Gidip acile bakayım."

Meraklı bakışlarını ondan çekemese de bunu da halledeceğini bildiğinden yoluna devam ederek hastasının odasına girdi Hakan. Bu karadelik her geçen gün bambaşka bir boyut kazanıyordu.
......
Acilin ayak sesleri kendini belli edercesine bir anda canlanmıştı her yer. Mine elindeki iğneyle koşarak sinir krizine giren bir hastanın yanına geldi. Önce onu durdurmaya çalışsa da başarısız olacağını anlayınca iğneyi hemşirelerin sabit tuttuğu koluna batırdı. Hasta yavaş yavaş sakinleşirken Mine arkasını dönüp bir diğer hastaya koştu.
Hayatlarını adadıkları bu meslekte her gün insanlara verdikleri gücü bazen kendilerinde bulamıyorlardı. Aynı bugün onda olduğu gibi.

"Hakan hocanın ameliyatı kaçtaydı?"

"13.30'da sanırım."

Adımları dinlenme odasını gösterirken ilk defa onlara engel olmadan yolunu oraya çevirdi. Bedenini koltuğa bıraktığında tüm yorgunluğu çökmüştü üstüne.

"Kendine gel Mine. Sen bu değilsin."

Dese de şimdilik işe yaramamıştı. Gözlerini biraz kapatmak ve en azından 5 dakika dinlenmek istedi. Saate gitti gözü. 9.00. 5 dakika çok gelmeyecekti. Yavaşça kapanan gözleriyle uykunun huzurlu kollarına gitmişti...
~~~~~~
Kapının hızla çarpılmasıyla korkuyla sıçradı.

"Noluyo!"

"Mine abla Hakan hocanın ameliyatı erkene alındı. Hastanın durumu kötüye gidiyor. Daha fazla bekleyemeyiz."

"Tamam Leyla geliyorum."

Hızlıca kalkıp üstünü düzeltti. Koşarak ameliyathaneye gidip gerekli hamleleri yaptıktan sonra içeri girdi. Herkes hazırdı. Her gün olduğu gibi.. Odaklandıkları tek şey o monitörde beliren yaşam çizgisinin varlığını koruyabilmesiydi. Başaracaklardı. Durum ne olursa olsun. Şartları kendi lehine çevireceklerdi. Hakan ekibine göz atıp konuşmasını yaptı.

"Herkes hazır. Başlayalım. Bisturi."

Mine bisturiyi alıp Hakan'a uzattı.

"Burda çok kan var. Göremiyorum aspire edelim."

"Mine. Aspire edelim."

Bulanıklaşan görüşü her şeyi zorlaştırıyordu. Hakan'ın boğuk sesi çok uzaklardan geliyor gibiydi. Gözlerini onun gözleriyle buluşturdu. Hakan bir terslik olduğunun farkındaydı.

"Mine kendine gel! Aspire et hadi!"

"T-tamam tamam özür dilerim."

Hızlıca aspire etti hastayı Mine. Tamponlarla da durumu kontrol altına almaya çalışıyordu.

"Mine acele et! Hastayı kaybedeceğiz!"

"Elimden geleni yapıyorum! Görmüyor musun!"

"Sende bugün ne var bilmiyorum ama kendine gelsen iyi olur!"

"Hastanın durumu stabil Hakan hocam. Ounn üzerine gitmeyin. Buradaki herkes elinden geleni yapıyor. Kimse eksik çalışmıyor aksine fazlasını katıyor. Lütfen sakince devam edelim."

Mine yanında ona bakan Ömer'e döndü. Gözlerini kapatıp açarak teşekkürünü edip oradaki görevine devam etti.
Dikişin son hamlesini makasla keserek çıktı Mine. Üzerindeki kıyafetleri hızlıca çıkarıp bahçeye çıktı.

"Ne oluyor böyle.."
.......
Yorumlarınızı bekliyorum.💙

Vaveyla | Hakan&MineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin