Bölüm 2 | Benim Adım Siyah

289 20 30
                                    

Evin beni heyecanlandırma sebebini şu an bile hatırlamıyorum. Fakat eve girdiğim ilk an kalbim fazlasıyla hızlı atıyordu. Gözlerimi kırpıştırarak etrafa bakındığımda evin büyük çoğunluğunun beyaz bir örtüyle kapatıldığını fark ettim. Zaten fazla bir eşya olduğu söylenemezdi. Beyaz örtüler eski parlaklığını yitirmişti. Buranın ne kadar süredir kullanılmadığını merak ederek odanın içerisinde süzüldüm. Mutfak ve oturma odası birleşikti. Yani mutfağın bir kapısı yoktu, buna Amerikan mutfağı dendiğini daha sonrasında öğrenecektim. Mutfağın ahşap dolapları son derece sıkıcı görünüyordu. İki kanepenin üzerindeki örtüyü çekiştirdim ve mor rengindeki iki koltuğu açığa çıkardım. Bu terk edilmiş evin bana yuva olma ihtimalini düşünerek mutfağa geçtim ve çalışmayan buzdolabının kapağını açtım. Elbette içerisinde hiçbir şey yoktu. Buzdolabının üzerindeki magnetler dikkatimi çekince kapağını kapatıp onları inceledim. İki fotoğraf ve bir çocuğun elinden çıkma olduğu belli olan renkli kalemlerle çizilmiş bir çizim vardı. Fotoğrafların birinde sarışın bir kız çocuğunun, anne ve babasıyla çekildiği doğum günü fotoğrafı asılıydı. Fotoğraf öyle sinirimi bozmuştu ki arkasını çevirip boş yüzeyinin bana bakmasını sağlayarak tekrardan magnete tutturdum. Başkalarının mutluluğuna katlanacak sabrım dahi kalmamıştı.

Diğer fotoğraf ise beni travmaya sokacak boyutta bir fotoğraftı. Yine aynı sarışın çocuk, saçlarını iki yandan kırmızı kurdeleler ile toplamıştı. Bu kez yanında yalnızca babası vardı. İkisinin bindiği dönme dolapta çekilmiş bir kareydi bu. Yüzlerinde güller açıyordu. Kız çocuğu, kolunu babasının boynuna dolamışken, babasının kucağında yeşil renkli bir hediye paketi vardı. Fotoğrafın altına bir not yazılmıştı.

"Dünyanın en iyi babasına! Doğum günün kutlu olsun babacım!" Kâğıdı alıp yırtmak üzereyken durdum. Sertçe yutkundum ve kâğıdı buzdolabına geri bıraktım. Sırtımı dolaba verecek şekilde yere çöküp kulaklarımdaki sesi bastırmaya çalışarak ellerimle kulaklarımı kapadım. Alnımda biriken ter damlaları yavaşça yüzümden süzülmeye başlamıştı. Baba kelimesi, ruhumun çekildiğini hissettirirken kendi çocuksu kahkaham ve babamın sakinleştirici tondaki sesini kulaklarımda işittim. Normalde hoşuma gidebilecek bu iki ses şimdi, kâbusum olmuştu. Bu ilk panik atak krizim değildi. Bu yüzden derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştım. Önce ellerimi kulaklarımdan çektim. Fakat bu kez, farkında olmadan kollarımı sıkmaya başlamıştım. Beni yeniden dünyaya çekecek olan şey merdivenlerdi. Ev iki katlıydı. Yukarıda da keşfedilecek odalar olmalıydı. Bu yüzden zihnimdeki sesleri susturmaya çalışarak ayaklandım ve merdivenlere yöneldim. Merdivenler de tıpkı ev gibi çürümeye yüz tutmuştu. Bu yüzden attığım adımla gıcırdayan dik ve dar basamaklar bana korku evlerini hatırlattı. Hiçbir evin daha önce yaşadığım o korkunç evden daha berbat olamayacağını düşünerek içimi rahatlatmaya çalıştım. Daha fazla vakit kaybetmeden tırabzanlara tutunarak yukarı çıktım.

İçeriye aldığım kedinin, alt katta miyavlamasının dışında bir ses yoktu. Yukarıya çıktığımda iki odanın kapısının kapalı, birinin açık olduğunu gördüm. Açık olan oda, banyo idi. Başımı içeriye uzatarak hızlıca göz gezdirdim. Banyonun tavanları biraz paslanmıştı ama sorun değildi. Musluğu açıp su gelip gelmediğini kontrol ettim. Elbette su yoktu. Lambaya bastığımda evin elektriğinin de olmadığını anladım. Buraya bir şekilde su taşıyabildiğim takdirde rahatlıkla yıkanabilirdim. Farkında olmadan bu evle ilgili planlar yapmaya başlamıştım. Bu yüzden kalp atışlarım yeniden hızlandı.

Belki de sahipsiz olduğunu düşündüğüm ancak aslında sahiplerinin olduğu bir eve izinsiz girip burada yaşamayı planladığım için suçlu hissediyordum. Ancak ben böyle biri değil miydim zaten? Günah işlemek benim kanımda vardı.

Bana söylenildiği gibi davranmamda hiçbir sakınca yoktu. Böyle söyleyerek kendimi telkin ettim.

Kapıları kapalı iki odayı kontrol etmenin zamanı gelmişti. Bu odalardan biri yatak odası olmalıydı. Çift kişilikli bir yatak, lekelenmiş bir ayna, büyükçe bir giysi dolabı ve çalışma masası vardı. Penceresine yaklaşıp gizlice dışarı baktım. Bu oda, evin arka cephesine bakıyordu. Tren yolunu gösteren bu oda, tüm gözlerden uzaktı. Gülümsedim. Burada yattığım takdirde beni fark edecek kimse olmazdı. Rahatlıkla kullanabileceğim geniş bir oda!

Persona MaskesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin