Otelden çıkış işlemlerimizi yapıp apar topar çantalarımızı taksiye atarken Gri'yi sakinleştirmeye çalışıyordum. O kadar panik o kadar endişeliydi ki önünü bile görmüyordu.
"Gri, ona bir şey olmayacak. Deniz buna cesaret edemez. Hem fotoğrafı da aldık."
İkimiz de arka koltuğa bindik. Şoföre havaalanına gideceğimizi söyledim. Arabayı çalıştırır çalıştırmaz Gri, şoförü hızlı gitmesi adına uyardı.
"Abi bizim acelemiz var. Hayati bir mesele. Hızlı gidebilir miyiz?" Durdu, aklına yeni gelmiş gibi bana baktı.
"Fotoğraf. Fotoğrafı attın mı o ite?"
Telefonu alelacele cebimden çıkardım. Fotoğrafı doğrudan Deniz'e gönderip içinin rahatlaması adına ekranı ona çevirdim.
"Bak attım. Bir sorun olmayacak tamam mı? Sakin ol." Stresle bacağını sallıyordu. Tek eli şoförün koltuğuna doğru uzanmış, telefonundaki haritalar uygulamasından yolu takip ediyordu.
"Abi ne olur biraz daha hızlı." dedi yalvaran bir ses tonuyla.
"Gri, Nihan tam olarak ne dedi? Nereden anlamışlar Beyaz'ın kaçırıldığını?"
Hatırlamaya çalışarak gözlerini kısa süreliğine kapatıp açtı.
"Kırmızı. Öyle bir şey dedi. Hah! Kırmızı ile buluşacaklarmış. Gelmeyince Nihan'a haber vermiş. Nihan da Beyaz'ı arayınca... Deniz videoyu göndermiş."
"Kırmızı?" dedim bir an kim olduğunu unutarak.
"Hani geçen ay Persona'ya kayıt ettirdiğimiz kız vardı ya?" dedi Gri yardımcı olarak.
"Eren Derya Hanım için onu görevlendirmişti. İlk görevi olacaktı. İyi de Kırmızı ne alaka?" dedim aklım iyice karışırken.
"Bilmiyorum. Beyaz hiçbir şey anlatmıyor ki son günlerde!" Beyaz'ın adını ağzına almasıyla sesi iyice kısıldı. Ağlayacakmış gibi duruyordu. Videoyu bile izlememişti ama Beyaz'a zarar gelme düşüncesi onu kahretmeye yetiyordu. Onun tedirginliğini hissetmek bir yana Beyaz'ı koruyamama düşüncesi beni de epey geriyordu. Stresle dudaklarımı birbirine bastırdım. Telefonumu tekrar açtım ve Deniz'in fotoğrafı görüp görmediğine baktım. Hala tek tik duruyordu.
"Görmedi dimi? Bilerek bakmıyorsa ben de şerefsizim. Şu itin numarasını söylesene." Numarayı söyledim. Hızla yazıp telefonu kulağına götürdü. Elbette açmadı. Deniz'in bunu sadece bizi korkutup gözdağı vermek için yaptığına yemin edebilirdim. Fotoğrafı alabileceğimi biliyordu. Fotoğrafı sebep olarak gösteriyordu fakat asıl istediği ensemizde olduğunu hissettirmekti. Bana karşı defalarca kez söylediği gibi Persona'daki herkese zarar verebileceğini göstermek istiyordu. Çekirdekten birini seçerek de gücünü ispatlamaya çalışıyordu. Fakat atladığı bir şey vardı. İçimizden birine zarar geldiği takdirde bu kez onu elimizden kimse alamazdı.
Havaalanına geldiğimizde koşar adım ilerledik. Uçuş biletimiz akşam saatindeydi. Gün içerisinde iptal yapılıp yapılmadığını bilmiyordum ama bunu deneyecektik. Gerekirse o biletleri iptal etmeden yenisini, daha yakın bir saatte alacaktık.
Görevliye durumu kısaca anlatan Gri sabırsızlıkla camın arkasından kadının kontrol etmesini bekledi. Birkaç saniye geçmişti ki Gri sinirle camı tıklattı.
"Hanımefendi biraz hızlı olur musunuz?" Sesinin yüksek çıkmasıyla etrafımızdaki insanlar başlarını bize doğru çevirdi. Görevli olan kadın da hoşnutsuz bir bakışla Gri'yi süzdü. Sakin olması adına kolunu hafifçe tuttum. Kısa süreliğine bakışları benimle buluştuğunda güven vermek istercesine gözlerimi kırptım. Derin bir nefes aldı ve daha sakin bir ifadeyle kadına döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Persona Maskesi
General FictionWattpadRomanceTr | Yetişkinliğe Adım Atanlar Bu hikâyenin başrol kahramanının gerçek bir kimliği, adı, doğum yeri ve ailesi yoktur. Siyah, on bir yaşında bir çocuk iken ölmeyi dileyen, büyük acılar ve travmalar yaşamış bir kızdır. Tren rayının üzeri...