Gri, yanağıma küçük bir öpücük kondurarak beni uyandırdığında gözlerimi açtım. Dün gece ağlamaktan hala gözlerim ağrıyordu. Gri ise benim aksime dün gece hiç yaşanmamış gibi dinç görünüyordu. Zaten yaşadığım panik ataktan sonra benimle konuştuğuna pişman olmuştu. Gece uyuyana kadar yanımda durmak istemiş, sonrasında da kendi odasına çekilmişti. Üzerindeki dirseğine kadar inen kısa kollu ve salaş siyah tişört onu olduğundan daha tatlı göstermişti. Uçlara doğru uzayan saçlarını da düzgünde taramıştı. Gülümseyince kısılan gözleriyle bana baktı.
"Günaydın."
"Günaydın." dedim gerinerek. Elimle yüzümü ovaladım ve kendime gelmeye çalışarak kolumdaki saate baktım. Saat henüz dokuza geliyordu. Geç uyuduğumuz için uyanmakta zorlanmıştım.
"Daha iyi misin? Güzel bir güne uyandığından emin olmak istedim." dediğinde usulca başımı salladım. Anlattıklarını zihnimden uzaklaştırmak mümkün değildi. Artık onun hikayesi dünden itibaren benim de bir parçamdı. Ancak o karanlığa saplanıp kalmayacaktık. Gri'nin de dediği gibi güzel günlere uyanmalıydık. Kendimize mutlu bir dünya yaratmak zorundaydık.
"İyiyim. Peki sen?" dediğimde o da başını olumlu anlamda salladı. Hemen ortamı neşelendirmek isteyerek başımın altındaki yastığı çekip aldım ve Gri'ye doğru attım.
"Yalnız yine de saat sekiz buçukta uyandırmana hiç gerek yoktu. Güzellik uykumu alamadım." Bunun üzerin Gri, yastığı yatağa bıraktı ve düşünüyormuş gibi yaptı. Hemen arkasından o da kendi kol saatine baktı ve işaret ederek konuştu.
"Öncelikle hanımefendi saat sekiz buçuk değil, dokuza çeyrek var."
"Gerçekten?" dedim gülerek. O da güldü.
"İkincisi güzel olman için bir uykuya ihtiyacın yok. Sen zaten her zaman güzelsin." Saçlarımı acıtmamak için omzumun sağ tarafına doğru nazikçe topladı ve yanağıma bir öpücük daha kondurdu. O öpünce sanki içimde bir şey ısınıyor gibiydi. Bu yüzden keyifle gözlerimi kapattım.
"Persona sakin mi? Dün geceden sonra?" dedim merakla.
"Nihan'ın ayarladığı temizlik ekibi geldi. Her şeyi halletmiş sayılırlar. Beyaz'ı da uyandırdım. Önce güzel bir kahvaltı yapalım, yer ayırdım. Sonra yapacak çok işimiz var. Bir an önce kalkıp hazırlanırsanız bizi çok mutlu edersiniz Siyah Hanım." Yataktan kalkmak üzereyken onu durdurdum ve elimle taramış olduğu saçlarını dağıttım.
"Böyle daha güzel, daha çok seviyorum." dediğimde gülümsedi.
"Öyle mi? Bende sevip de söylemediğin başka neler var acaba?" Bilmiyorum dercesine omuz silktim.
"Şımarma diye öyle tek bir günde dökülmem. Yavaş yavaş keşfedersin." dediğimde gülerek ayağa kalktı. Dolabımın üzerindeki aynadan yansımasına bakıp eliyle saçlarının ucunu dağıttı. Bu hali o kadar sempatik geldi ki gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Aynadaki yansımadan ifademi görmüş olacaktı ki hemen arkasını döndü ve sitemle bana baktı.
"He geç dalganı da geç..."
"Ya valla dalga geçmiyorum, sustum tamam." dedim ve yatağımı düzelttim.
"Ayrıca yapacak çok işimiz var derken? Ben neyi kaçırdım?"
"Mavi ve Fırat'ın anlattıklarını düşündüm de... Kafamda bir plan yaptım. Selin'den yardım alabiliriz demiştin. O işi Beyaz ile Kırmızı'ya bıraktım. Daha sakin bir ikili oldukları için daha rahat konuşurlar. Tugay işi için de Mavi'yi aradım. Üçümüz konuşmaya gideriz. Ne olur ne olmaz o herifin yanına giderken bir polis alalım yanımıza." Bu dediğine küçük bir kahkaha attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Persona Maskesi
General FictionWattpadRomanceTr | Yetişkinliğe Adım Atanlar Bu hikâyenin başrol kahramanının gerçek bir kimliği, adı, doğum yeri ve ailesi yoktur. Siyah, on bir yaşında bir çocuk iken ölmeyi dileyen, büyük acılar ve travmalar yaşamış bir kızdır. Tren rayının üzeri...