Zeugma Müzesi'nin yakınlarında, bir gecelik konaklama yapacağımız otele ulaştığımda otelin lobisinde Nihan ve Beyaz'ı buldum. İkisi de kelimenin tam anlamıyla panik haldeydi. Nihan büyük bir üzüntüyle, geldiğimi fark edince oturduğu koltuktan ayağa kalktı ve kollarını uzatarak sıkıca sarıldı.
"Özür dilerim, Siyah. İbrahim geldi. Buraya geleceğinden gerçekten haberim yoktu. Sürpriz yapmak istemiş. Öylece karşıma çıktı, nereye gittiğimi sorgulayıp durdu. Yetişemedim." İbrahim. Nihan'ın çocukluk aşkı, birkaç yıl önce evlendiği sevgili eşiydi.
"Nihan, sakin ol. Senin bir hatan yok. Bir şekilde halledeceğiz." dedim ve panikle sallayıp durduğu ellerini sabitlemek isteyerek kolunu yavaşça tutup aşağıya indirdim.
"Nasıl? Bu Deniz manyağın teki! Başımıza bela olacak."
"Madem adamın manyak olduğunu biliyordunuz... Ne diye kabul ettiniz bu işi?" Beyaz, ikimizin arasında girdi ve sorgulayıcı bakışlarla bana baktı. Yutkundum.
"Beyaz, ilk defa bir manyakla iş yapmıyoruz ya?" Bu, son zamanlarda oldukça kullandığım bir savdı.
"O vardı diye kabul ettin değil mi?" Sorusu karşısında kaçamak davranarak kolumu sıvazladım ve bakışlarımı kaçırarak uzaklara baktım.
"Şimdi bunu konuşmanın sırası değil. Büyük bir sorunumuz var. Gri'yi bulmamız gerekiyor."
"Hay sıçayım... Koskoca şehir! Yabancısıyız da... Nasıl bulacağız?"
"Beyaz, sen panik yaptıkça hepimiz panik oluyoruz. Lütfen sakin olmayı dene." dedi Nihan, normal şartlarda sakinliğine alışık olduğumuz Beyaz'ı dizginlemeye çalışarak. Haklıydı. Beyaz bile panik yapıyorsa ortada gerçekten de büyük bir problem var demekti. Bu da, insanı daha da telaşa sürüklüyordu.
"İbrahim şimdi nerede?" dedim elimizdeki sorunları sıraya koymaya çalışarak. Bir şekilde hepsi yoluna girecekti. Bir yerden başlamam gerekiyorsa bunu en küçük sorunları hallederek yapacaktım.
"Odasına çıktı. Gerçekten şu anda onunla konuşacak halde değildim. Seni burada bekleyeceğimi söyledim."
"Hayır, Nihan. Asıl yapman gereken şey bu. Yanına git ve bir şeylerden şüphelenmesine, ortalığı daha da karıştırmasına engel ol ve elbette eşinle güzel bir gece geçir."
Nihan tek kaşını kaldırarak bana baktı. Bu söylediğime alay edercesine bakıyordu. Fakat yine de daha fazla üstünde durmayarak Beyaz'a döndüm.
"Onu bulacağım, daha fazla endişelenme. Üzerimi değiştirip beş dakikaya çıkacağım. En geç bir saate otele birlikte dönmüş oluruz."
"Siyah? Nasıl olacak bu?" dediğinde yalvaran gözlerle baktığını gördüm. Abisi, onun bu hayatta en kıymetlisiydi. Bu yüzden endişesini çok iyi anlıyordum. Üstelik Gri kolay kolay alıp başını giden tiplerden değildi. Bu yüzden çok daha fazla korkuyordu.
"Sen bana güvenmiyor musun yoksa?" dedim zorla gülmeye çalışarak. Bu sözüm, biraz da olsa tebessüm etmesini sağlamıştı.
"Siyah sözü olsun mu?" dediğinde ben de güldüm. Serçe parmağımı uzatıp başımı olumlu anlamda salladım.
"Siyah sözü." O da serçe parmağını parmağıma doladığında, gözlerinde bu kez umut kırıntıları vardı. Bu, çocukluğumuzdan beri yaptığımız bir hareketti. Ne zaman başımıza bir dert gelse, ondan da sorunsuz çıkacağımızı söyler ve dağılmalarına izin vermezdim. Sözcüklerim yeterli gelmediğinde tıpkı şimdi yaptığımız gibi parmağımı uzatır ve bunun Siyah sözü olduğunu söylerdim. Bu hareket, içlerini rahatlatırdı. Çünkü biliyorlardı. Ben bir söz vermişsem mutlaka tutardım. Onlar için yapamayacağım hiçbir şey yoktu çünkü benim ailem onlardı. Ben, zamanında birinin bunu benim için yapmasını istediğimde bana bu güveni ve sığınağı verecek kimse yoktu. Bu yüzden kendi sığınağımı kendim oluşturmuş ve ihtiyacı olanları da içerisine almıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Persona Maskesi
General FictionWattpadRomanceTr | Yetişkinliğe Adım Atanlar Bu hikâyenin başrol kahramanının gerçek bir kimliği, adı, doğum yeri ve ailesi yoktur. Siyah, on bir yaşında bir çocuk iken ölmeyi dileyen, büyük acılar ve travmalar yaşamış bir kızdır. Tren rayının üzeri...