Yola çıktığımızda Gri ile ben arka koltuğa oturmuş, Beyaz da hemen ön koltukta otururken meraklı gözlerle ama sessizlik içinde Mavi'ye bakıyorduk. Aramıza yeniden döndüğü günden beri ona dair eksik bilgilerimizin olduğunun farkındaydım. Mesleğini bilmiyorduk, hayatına girip çıkan insanları, nerede yaşadığını, neler yaptığını bilmiyorduk. Ancak polislik mesleği aklıma gelebilecek son seçenek olabilirdi.
"Evet, mesleğimi görmüş oldunuz. Yeniden karşılaşmamız o kadar paldır küldür oldu ki... Bir de mesleğim yüzünden korkup benden iyice kaçmanızı istemedim."
"Şimdi sen... Bir polis olarak Persona'yı ifşalamadın, bizi de satmadın öyle mi? Persona'nın asıl amacını bile bile bunu kimseye ötmedin." dedi Gri, parmağıyla tek tek aklına gelenleri sayarak. Mavi, direksiyonda parmaklarını kıpırdattı. Aynayı düzeltti ve arkaya doğru ufak bir bakış attı.
"Bana yuva olan, aile veren, bir kimlik veren insanları satar gibi mi görünüyorum?"
Gri, takdir edercesine başını salladı. Fakat hala aklını karıştıran bir şey var gibiydi. Gözlerini kısarak Mavi'ye bakmayı sürdürdüğünde bunu Mavi de fark etti.
"Sor." Dediğinde Gri hafifçe boğazını temizledi. Konuşmak istiyor da konuşamıyordu.
"Oğlum demeyeyim, demeyeyim diyorum da... Hani sen..."
"De kardeşim de. Sokak çocuğusun diyeceksin değil mi?" Mavi'nin sesi kırılmış veya alınmış bir tonda değildi. Gri'nin onu kırmak adına bunu sormadığını biliyordu. Yalnızca anlamaya çalışıyordu. Bir kimliği olmadan nasıl bunu başardığını merak ediyordu.
"Bir kimliğim olduğunu İbrahim'den öğrendim. Çok önceden. Nihan'la senin koruyucu ailen olmak için başvurduklarında benim için de aynı şartları düşünmüşler. O zaman bir kaydım olduğu açığa çıkmış. Bilmiyordum fakat Aylin anne beni evlatlık edinmiş."
İbrahim ile Nihan benim koruyucu ailem olmaya karar verdiklerinde çok ağlamıştım. Mutluydum fakat aynı rahatlığı yaşayamayacak olan arkadaşlarım için üzgündüm.
İbrahim'e beni tanıması için süre verdiğinde Nihan, onun beni seveceğine çok emindi. Ben, Gri ve Beyaz ile karşılaşmasının üzerinden birkaç gün geçmişti. Üzerindeki şaşkınlık ve hayal kırıklığını atlatmaya çalışıyorken Nihan'ın benim bu evde kalacağıma dair kurduğu cümleler üzerindeki baskıyı daha da arttırıyordu. Nihan, onunla konuştuğunu ve İbrahim'in beni tanımak için vakit ayıracağını söylediğinde çok heyecanlanmıştım. Nihan'ın beni bırakmasını istemiyordum. Onsuz bir dünya hayal edemiyordum. Ona ne zaman bu kadar bağlandığımı anlayamasam da olmuştu bir kere... Eğer beni bırakmaya karar verirse ne yapardım onu bile bilmiyordum.
Sokağa düşecektim. Bilmediğim yollarda kaybolacaktım. Buna hiç hazır değildim. Bu yüzden İbrahim'in beni sevmesine ihtiyacım vardı. Beni sevmesi için çabalayacaktım. Ancak Nihan bunu duyduğunda hiç memnun kalmamıştı. Yüzü asıldı ve bana kocaman sarıldığında sırtımı sıvazladı.
"Bir daha sakın duymayayım, Siyah. Kimse için kendini sevdirmek adına çabalamak zorunda değilsin. Seni ya olduğun gibi severler ya da sevmezler. Kendin ol. Onun seni olduğun halinle seveceğine eminim."
Bu cümlesini hayatım boyunca unutmadım ve aklımdan çıkarmadım. Beni ya olduğum gibi severler ya da sevmezler. Yine de çocuk aklımla kafamda kocaman soru işaretleri dolanıyordu. Bu yüzden Nihan'ın yatıştırıcı cümleleri yeterli gelmemişti.
"Peki ya sevmezse?" dedim olacaklardan korkarak. Nihan, durdu. Bu ihtimali hiç düşünmemiş gibiydi.
Onu benim için bırakır mıydı? Bunu düşünmem bencillik olur muydu? Bencillikse, ben bencil bir insandım çünkü Nihan'dan asla kopmak istemiyordum. Doğduğumdan beri mahrum kaldıklarımın yanında Nihan'ın bana açtığı dünya, çöl hayatımda tomurcuklanan çiçekler sunuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Persona Maskesi
General FictionWattpadRomanceTr | Yetişkinliğe Adım Atanlar Bu hikâyenin başrol kahramanının gerçek bir kimliği, adı, doğum yeri ve ailesi yoktur. Siyah, on bir yaşında bir çocuk iken ölmeyi dileyen, büyük acılar ve travmalar yaşamış bir kızdır. Tren rayının üzeri...