Gri, üzerime siyah bir havlu vermişti. Havluya iyice sarıldığım sırada saç kurutma makinesiyle ıslak saçlarımı kuruttu. Titremem artık geçmişti ancak üzerimde hala bir uyuşukluk vardı. Gri, dolabımı çok fazla karıştırmadan rastgele bir tişört ve şort çıkardı. Tişörtü ve şortu elinden alarak üzerime geçirdim. Gök gürültüsü geçmişti, artık sadece yağmur yağıyordu. Hava da tıpkı ruh halim gibi yavaş yavaş kendine geliyordu.
"Sence babam bana neden gerçeği söylemedi? En azından onun anlatmasını dilerdim." dediğimde Gri ağzını bıçak kesmiş gibi yalnızca yüzüme baktı. Bir cevabı var da söyleyemiyormuş gibi hissettiğimde tek kaşımı kaldırıp sorgularcasına ona baktım.
"Söyle." dediğimde kısık bir sesle konuştu.
"Belki bunu bilmeni istemedi. Gerçek annenin de sana sırt çevirdiğini bilseydin o yaşta canın daha çok yanacaktı."
"O yıllarda benim canımı daha çok yakamazlardı. En azından o kadının gerçekten annem olmadığını bilirdim, bana olan nefretinin sebebini bilseydim ona inanmazdım."
"İnanmış mıydın?" dediğinde başımı salladım.
"Büyüklerin söylediği şeyler doğru olmalıydı. Sorgulayacak bir yaşta değildim ki... Eğer ruhumun temizlenmesi için bir hocaya gitmem gerekiyorsa, gitmeliydim. Eğer aç kalmam gerekiyorsa, kalırdım. Tüm bunlar sayesinde belki de annem beni sevmeye başlar diyerek dediği her şeyi uyguluyordum." Olayın sıcaklığıyla, Gri'ye yaşadıklarımın kısaca özetini geçmek isteyerek anlatmaya başladım. Sonuçta o da bana anlatmıştı değil mi?
Annem beni Salim Efendi'ye ilk götürdüğünde ne yapacağımızı, onun kim olduğunu ve bunu neden yaptığımızı tam olarak bilmiyordum. Hatırladığım kadarıyla beş, altı yaşlarındaydım. Camiye gideceğimizi düşünmüştüm ancak Salim Efendi'nin evine gitmiştik. Kendisi mahalledeki ailelere yardım etmek için randevu veriyordu. Sistemi böyle işliyordu. Kendisini ziyaret edenlerle de evde tek başına görüşüyordu. Bahçesindeki çardakta oturup sıramızı beklerken bir teyze gözlerini zaman zaman kapatıp bir dua mırıldanıyordu. Bu yaptığı komik geldiği için gülmüştüm. Annem kolumu sertçe dürtüp susmam için bir işaret yaptı.
"Komik değil." dediğinde hemen ciddileştim. Teyze gözlerini açtığında bize baktı.
"Salim Efendi'ye ilk gelişiniz mi?"
"Ben kendisini tanırım hanım da... Bu veledi ilk kez getiriyorum." dedi annem. Kadın, annemin bana böyle hitap etmesine şaşırmadı. Gözlerini kısarak bana baktı, sonra ben orada hiç yokmuşum gibi davranarak anneme baktı.
"Sorunlu mu?" dedi fısıldayarak.
"Öyle olduğunu düşünüyorum. Salim Efendi bir bakacak. Kendisi bir günah sonucu doğdu." Kadın vahlayarak dizlerini dövmeye başladı. Annem kadının kulağına eğilerek bir şey söyledi.
"Sen nasıl böyle bir günah işledin bacım?" dediğinde annem başını olumsuz anlamda salladı.
"Benim günahım değil."
"Şimdi anladım. Allah şifa versin." deyip bana bakıp yüzüme üflediğinde neler olduğunu anlayamadan omuzlarımı düşürüp orada yok olmayı dileyerek oturdum. Salim Efendi, kapıda belirdiğinde gelmemiz için eliyle işaret yaptı. Yetmişlerinde, yaşlı bir amcaydı. Evine girdiğimizde bizi doğruca bir odaya aldı. Burada yerde oturmamız için minderler vardı. Perdeleri özellikle kapalı tutuyor gibiydiler, içeriye neredeyse hiç ışık girmiyordu.
"Dinliyorum, hanım." dedi, Salim Efendi. Oturdu ve dikkatle annemi dinledi.
"Bu kızın kötü bir ruhla doğduğuna inanıyorum hocam. Nerede şeytanlık var bu kız orada. Aklı fikri cinlikte. Gülmez, oynamaz, sevgi göstermez." Buna karşı çıkmak isteyerek ağzımı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Persona Maskesi
Narrativa generaleWattpadRomanceTr | Yetişkinliğe Adım Atanlar Bu hikâyenin başrol kahramanının gerçek bir kimliği, adı, doğum yeri ve ailesi yoktur. Siyah, on bir yaşında bir çocuk iken ölmeyi dileyen, büyük acılar ve travmalar yaşamış bir kızdır. Tren rayının üzeri...