Bölüm 48 | Romantizm

35 3 0
                                    

Deniz kenarında, hem açık hem de kapalı oturma alanı olan bir restorana geldiğimizde tam köşeden manzarayı yakalayan bir masa onca kalabalığa rağmen bizim için ayarlandı. Gri'nin meyhane sahibini tanıdığını içeriye girer girmez anladım. Bizim için en güzel yerden bir masa ayarlamak için hareketlenen garsonların karşısında mahcup olmuştum. O masada oturabilmek için heveslenen diğer tüm müşteriler bizim masaya geçmemizle birlikte biraz imrenen bakışlarla bizi izliyordu. Gri, oturmam için sandalyemi çektiğinde teşekkür ederek oturdum. 

Oturur oturmaz yüzüme doğru esen rüzgarla kendime gelmiştim. Güneş batmak üzereydi, bu yüzden tam denizin üzerinde inanılmaz bir manzara oluşmuştu. Gökyüzündeki turunculuk yavaş yavaş mora dönüşürken hayranlıkla çenemi elime yaslayarak güneşin batışını izledim. Hemen ardından bakışlarım teşekkür edercesine Gri'ye doğru kaydığında gülümsüyordu. 

"Manzara harika." 

"Teşekkürler. Öyle olduğumu söylerler." dediğinde güldüm. 

"Doğru, güneşin batışı da seninle yarışmaya çalışıyor işte. Bendeki de laf mı?"

Konuşmamız, genç bir garsonun masamıza yanaşmasıyla yarıda kesildi. 

"Gri abi hoş geldiniz. Birazdan siparişinizi almak için arkadaşı yönlendireceğim. Nasılsın iyisindir inşallah?" dediğinde Gri, gülümsedi. 

"Hoş buldum. Yaşar yok mu?" dediğinde buranın sahibinden bahsettiğini düşündüm. 

"Yaşar abi, bir yarım saate gelecek. Ben senin burada olduğunu haber verdim." 

"Sıkıntı yok, oğlum. Gelince görüşürüz."

Gri ile genç garson sohbet ederken masanın üzerine bıraktığım telefonum titredi. Ekranda Nihan'ın ismini görünce dudağımı ısırdım. Mesajını açmaktan korkuyordum fakat Nihan'ı en son Persona'da yapayalnız ve kötü bir şekilde bırakmıştım. Annemin bir anda ortaya çıkması onun suçu değildi ve o sadece bana olanları anlatmaya çalışmıştı. Yine de olayın şokuyla ve gerginliğiyle ona sırtımı çevirip Persona'dan alelacele çıkmıştım. Belki de fenalaşmıştı. İyi olup olmadığından emin olamadığım için daha fazla düşünmeden mesajına tıkladım.

Nihanım: Özür dilerim, Siyah :( Böyle ani bir şekilde söylememeliydim. Gri'nin yanında olduğunu bilmek beni sakinleştiriyor. En azından yarına kadar hiçbir şey düşünme tamam mı? Bu gece her şeyi idare edebilirim. Sen iyi ol. Seni seviyorum.

Mesajının üzerine basılı tuttum ve bir kalp ifadesine bastım. Mesajını aldığımı ve ona dargın olmadığımı bilmesini istiyordum. Bir yandan da bu konuyu unutmaya çalıştığım için daha fazla konuşmak istemiyordum. Bu yüzden bir ifade atmak o an için en iyi yanıt gibi gelmişti.

Garson yanımızdan uzaklaşırken telefonumu kapattım ve ellerimi masanın üzerinde birleştirerek yeniden denizi seyretmeye koyuldum. Unutmaya çalışmak aptallıktı, er ya da geç bu konu yine önüme gelecekti. Bu yaptığım yalnızca büyük canavarla karşılaşmayı ötelemek gibi bir şeydi. Ancak yine de şu anda yalnızca Gri'yle olmak ve başka bir şeyle oyalanmak istiyordum. Yemek yemek, konuşmak gibi... Bir çiftin yapacağı basit ve gündelik şeylerle ilgilenmek bana iyi gelecekti.

"Yaşar kim?" dedim merakla. Dikkatimi çekecek bir konu bulmuş olmama sevinerek konuştu. 

"Yaşar aslında sadece birkaç aydır arkadaşım ama iyi çocuktur. En önemlisi de harika bir dinleyici." Masanın üzerinde kapalı bir şekilde duran su şişesini açtı. Kendisi ve benim için iki bardağa su doldurdu. Birini önüme koyup diğer bardaktan bir yudum içip boğazını temizledi. 

Persona MaskesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin