Akşamki nikah için hazırlandığımda Nihan ve diğer herkes bizim bir yemeğe çıkacağımızı sanıyordu. Onları kandırdığımız için biraz huzursuz hissetmiştim. Nihan, Persona'ya geldiğinde bir şeyler döndüğünü anlamış gibiydi. Beyaz, midi boy bir elbise giymiştim ve beni baştan aşağıya süzmüştü. Heyecanlı hareketlerime şüpheyle yaklaşmıştı fakat beni ilk defa soru yağmuruna tutmadan Persona'daki işleriyle ilgilenmişti.
Kırmızı rujumu sürüp makyajımı tamamladıktan hemen sonra Gri'nin odasına gittim. Kapısını tıklattığımda girebileceğimi söyledi. Kapıda beni görünce büyülenmiş gibi bakarak elindeki saç spreyini masaya bıraktı. Ona çok yakıştırdığım, gözlerini ön plana çıkaran lacivert gömleğini ve pantolonunu gitmişti. Uzayan saçlarını epey kısaltsa da kirli sakallarını kestirmemişti.
"Muazzam görünüyorsun." dediğinde kendimi gülümsemeye zorlayarak yanına gittim ve elini tuttum. "Sen de çok iyi görünüyorsun."
"Bu surat ne bakalım? Mutlu değilsin." dedi dudağımın kenarına dokunup beni gülümsetmeye çalışarak.
"Bizimkilerden gizli yaptığımız için içim rahat değil."
"O zaman söyleyelim. Benim de rahat değil." dediğinde şaşırarak ona baktım.
"Ne?"
"Nikaha gelsinler. Sonuçta tarihi aldık, evraklar, her şey tamam. Bu şekilde yapmamıza engel olamazlar." dediğinde bu önerisi kulağıma çok mantıklı geldi. Bir anda gülmeye başlamıştım.
"Beyaz ve Kırmızı balayındalar. Görüntülü arayarak haber verelim mi?" dedim kardeşine bu haberi onun vermek isteyeceğini düşünerek. Beyaz, Kırmızı'yı bir haftalığına tatile götürmüştü. Yeni hayatlarının tadını çıkarıyorlardı. Gri, bu fikirden hoşlanınca önce Kırmızı'ya müsait olup olmadıklarını sormak için bir mesaj attım. Gri, ayağına şık bir ayakkabı girerken Kırmızı çoktan beni görüntülü aramıştı bile. Gri'nin yanına oturdum ve aramayı yanıtladım.
"Selam bebeğim! Güneşi batırıyoruz. Sizden ne haber?" dedi Kırmızı, telefonu batan güneşe doğru çevirerek. Ardından kamerayı yeniden Beyaz'la ikisine doğru çevirdi ve gülümsedi.
"Bak bakalım nasıl görünüyoruz?" dedim telefonu Gri ile ikimize doğru tutarak.
"Her zamanki gibi fit, ateş eden, seksi, tutkulu çiftim işte!" dedi Kırmızı, coşkuyu vererek. Gri, başını omzuma yaslayarak onlara doğru baktı.
"Gri damat gibi olmuşsun? Nereye böyle? Yemeğe mi çıkarıyorsun Siyah'ı?" dediğinde Gri ile aynı anda birbirimize bakarak güldük.
"Üstüne bastın kardeşim. Abin bugün damat modunu açtı." dedi Gri. Kırmızı'yla Beyaz, bunu ciddiye almayarak güldüklerinde biz daha büyük bir kahkaha patlattık.
"Niye gülüyorlar?" dedi Beyaz, Kırmızı'ya dönüp ciddi bir şekilde sorarak. Kırmızı, ciddi olduğumuzu anlayınca eliyle ağzını kapattı.
"Şaka yapıyorsunuz! Hayır! Bunu kabul etmiyorum! Biz olmadan bu gerçekleşiyor olamaz." Dudak büktüm. "Özür dileriz." Beyaz, hala olayın ciddiyetini kavrayamadan ekrana bakıyordu. Kırmızı'ya ne olduğunu sorduğunda Kırmızı gerçekten de evlendiğimizi söyledi.
"Saçmalama." dedi Beyaz.
"Oğlum ciddiyim. Sade bir nikahla halledeceğiz. Sizden kıskandım." dedi Gri.
"Abi ciddi misin? İnanmıyorum. Çok tebrik ederim. Bunu bizsiz yaptığınız için gerçekten duvarı yumruklayabilirim şu an." dedi Beyaz, şakayla karışık ekrana bakarak. Kendi nikahımıza geç kalacağımızı söyleyerek Gri, ayağa kalktı. Haklıydı. Yaklaşık yarım saatimiz vardı ve Alya, nikah salonunda bizi beklediğini söyleyen bir mesaj atmıştı. Kırmızı ve Beyaz'la olan konuşmamızı hızla sonlandırarak odadan çıktık. Sırada Mavi, Nihan ve İbrahim vardı. Odadan çıkar çıkmaz bizi kapıda bekleyen Mavi ile karşılaşınca ikimiz de korkarak geri adım attık. Sırtımızı kapıya çarpınca acıyla inledim. Mavi, tam karşımızda kollarını göğsünde birleştirmiş, öfkeli bir surat ifadesiyle duruyordu. Duvar gibi karşımızda dikildiğinden kapana kısılmış bir edayla Gri'yle birbirimize baktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Persona Maskesi
General FictionWattpadRomanceTr | Yetişkinliğe Adım Atanlar Bu hikâyenin başrol kahramanının gerçek bir kimliği, adı, doğum yeri ve ailesi yoktur. Siyah, on bir yaşında bir çocuk iken ölmeyi dileyen, büyük acılar ve travmalar yaşamış bir kızdır. Tren rayının üzeri...