Alarmımın çalmasına birkaç dakika kala aniden gözümü açtığımda gerilerek yataktan doğruldum. Zil sesi çalmaya başlamadan hemen önce alarmı kapattım. Güne fena bir baş ağrısıyla uyanmıştım. Zonklayan başımı ovuşturdum. Lavaboya girdikten sonra hızlıca üzerimdeki pijamaları çıkarıp Nihan'ın misafir dolabından bulduğum gri bir eşofman takımını üstüme geçirdim. Nihan, bana göre daha iri bir bedene sahip olduğundan üzerimde biraz büyük durmuştu ama önemli değildi.
Odadan çıktığımda Nihan ve İbrahim'i mutfakta, uyanmamam için ses çıkarmadan kahvaltı masasını hazırlamaya çalışırken gördüm.
"Hiç hazırlık yapmayın. Nihan benim fazla oyalanmadan Persona'ya gitmem lazım. Uçağı kaçırmak istemiyorum." dedim babamdan kalan kol saatine bakıp hızla saati kontrol ederek.
"Ben bırakırım seni, Siyah. Kahvaltısız olmaz."
"Sabahın körü, midem bulanıyor. Gerçekten yemeyeceğim bir şey." dedim ısrar etmelerini istemeyerek. Nihan, bu durumdan hoşnut olmasa da İbrahim'e beni bırakmasını rica etti. İbrahim'e kahvaltı yapabileceğini, taksiyle gideceğimi söylesem de elbette karşı çıktı. Araba anahtarını almak için yatak odasına gittiğinde Nihan'a baktm.
"Sen de çok oyalanma. Hala pijamalarınlasın." Rahat bir tavırla ağır ağır başını salladı. İbrahim gidebileceğimizi söylediğinde daha fazla oyalanmadan peşine takıldım. İbrahim, arabaya bindiğimizde şüpheli bir bakışla bana baktı.
"Nereden çıktı bu yolculuk işi? Gaziantep'e gidip duruyorsunuz. Nedir bu işin aslı?" Nihan'ın İbrahim'e ne kadar bilgi verip vermediği konusunda şüpheye düşünce dudağımı ısırıp dışarısını izledim. İbrahim, Persona'nın asıl işleyişinden habersizdi. Nihan, onu bu işin gerisinde tutmak istediğinden saygı duyuyordum. Hem onu tehlikeden korumak istiyordu hem de İbrahim'in mesleği gereği Persona'ya sıkıntı yaratacağını biliyordu. İbrahim, avukattı. Bu da Nihan'ın sır saklamasının ana sebeplerinden biriydi.
Yine de İbrahim aptal bir adam değildi. İşin görünür tarafının arkasında bir şeyler döndüğünü hissedebiliyordu ancak yine de konuyu irdelemiyordu. Fakat elbette eşinin güvende olacağından emin olmak isterdi.
"Bir çıkmazın içine girdik. Maalesef Persona'yı tehlikeye sokabilecek biriyle çalışıyoruz. Bu tehlikeden kurtulmak için bu görevde başarılı olmam lazım." Arabayı çalıştırdı.
"Nihan bu işin neresinde?" Durdu. Arabayı Persona'ya doğru sürerken bana doğru kaçamak bir bakış attı.
"O geceyle ilgisi var değil mi? Benim Gaziantep'e gelip sürpriz yaptığım gece. Otel açılışının olduğu?"
Başımı olumlu anlamda salladım.
"Anlamıştım. Nihan'ın bana tepkisinden, üzüntüsünden, telaşından..." Bir anlığına dayanamayarak hafifçe İbrahim'in koluna dokundum.
"Bazen keşke bu çocuklar hiç hayatımıza girmeseydi diyor musun İbo?" Hiç düşünmeden yanıtladı.
"Asla."
İki terlik arası oluşturduğumuz kalenin tam ortasında durduğumda Gri, şut çekmek için iyice gerilmişti. Beyaz ise ikisi arasındaki skoru hatırlatıp duruyordu ki Gri üzerinde daha da baskı yaratmak istiyordu.
"Unutma dokuza sekiz, hala ben öndeyim! Bu sakat ayakla bile senden yetenekliyim." diyerek bağırdı. Kaldırıma oturmuş, dirseklerini dizine yaslamıştı. İki gün önce bisikletten feci bir düşüş yaşadığı için gözünün hemen altında kabuk bağlamaya doğru giden kızarık bir yara vardı. Yanlış. Az önce okuduğun satır, küçük Siyah'ın inandığı bir yanlıştı. Gerçeği daha sonrasında Gri'nin ağzından duyacaktı. O yara, bisikletten düşme sonucunda oluşmamıştı. Babasının imzasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Persona Maskesi
General FictionWattpadRomanceTr | Yetişkinliğe Adım Atanlar Bu hikâyenin başrol kahramanının gerçek bir kimliği, adı, doğum yeri ve ailesi yoktur. Siyah, on bir yaşında bir çocuk iken ölmeyi dileyen, büyük acılar ve travmalar yaşamış bir kızdır. Tren rayının üzeri...