Nihan ve Damla'nın yanına koşarak gittiğimizde Nihan, Damla'nın sırtını sıvazlıyordu.
"Nihan?" dedim önce ona doğru yönelerek.
"Aramışsın ama telefon çekmiyordu." diyerek açıklamaya giriştiğimde önemli olmadığını gösterircesine bana baktı. Hemen ardından başını hafifçe Damla'ya doğru eğdi. Damla'ya baktığımda gerçekten de ağladığını gördüm. Gözleri ağlamaktan şişmişti, saçları dağılmıştı ve yüzünde onu son gördüğümün aksine hiç makyaj yoktu.
"Damla?" dediğimde Nihan açıklamaya girişti.
"Tanışıyormuşsunuz. Kendisi bu saatte Persona'ya gelmiş, seni sormuş. Çok önemli olduğunu söyleyip bu şekilde ağlayınca ne yapacağımı bilemedim. Seni aradım ama açmadın. Konunun Deniz'le ilgili olduğunu öğrenince de son çare buraya getirdim."
"Sorun ne?" dedim yumuşak bir sesle Damla'ya doğru eğilerek. Rahatsız etmek istemeden hafifçe omzuna dokundum. Resmen irkildi. Geriye çekildiğinde sanki daha da titremeye başlamıştı. Mavi ile göz göze geldik. Yardım etmesini istercesine ona baktığımda hafifçe öksürdü.
"Merhaba, Damla. Beni hatırladın mı? Kutlama gecesinde Deniz'in konuğuydum." dedi Mavi ve kendini tanıtmak isteyerek yanımıza doğru adım attı.
"Sen... Sen Esim Çetinkaya'nın nişanlısısın." Damla, korkuyla geri kaçtığında Mavi masum olduğunu gösterircesine ellerini havaya kaldırdı.
"Tamam... Sakin ol, ben sandığın gibi biri değilim." dediğinde Damla, hızla başını sallıyordu. Titreyen elleriyle saçlarını yüzünün gerisine doğru itti ve ıslanmış yanaklarını elinin tersiyle sildi.
"B-ben seninle konuşmak istiyorum. Lütfen bana yardım et." diyerek koluma tutunduğunda destek olurcasına ben de onu tuttum.
"Tamam canım, gel şöyle oturalım. Bir nefes alalım olur mu?" dedim onu banka doğru çekerek.
"Sadece seninle. Kimse duymasın, istemiyorum." diyerek sayıklandığında başımla bizimkilere işaret verdim.
"Siz Persona'ya geçin. Biz Nihan'la döneriz." dedim.
"Ben buralardayım. Siz konuşun." dedi Nihan, bizden daha uzak bir konumda kalıp bekleyerek. Damla'yı banka oturttuğumda problemin ne olduğunu anlamaya çalışarak çaktırmadan onu süzdüm. Üzerine yapışan siyah bir sporcu atleti ve yüksek bel bir tayt giymişti. Vücuduna hızla, kısa bir bakış attığımda herhangi bir yaralanma belirtisi de görememiştim. Deniz'in adı geçtiği için o sapık adamın Damla'ya bir şey yapmasından şüphelenmiştim. Haksız çıkmayı ümit ederek Damla'nın sakinleşmesi için biraz bekledim. Damla'nın hıçkırarak ağlaması ve yardım beklemesi beni de strese sokmuş ve kalp atışlarımı hızlandırmıştı.
"Sana bir su alalım mı?" dediğimde olumsuz anlamda başını salladı. Eliyle göğsünü tuttu ve derin birkaç nefes alarak sakinleşmeye çalıştı.
"İstemiyorum. Anlatacağım. Bana yardım edebilecek tek kişi sensin."
"Elbette yardımcı olabileceğim bir konuysa sana yardım ederim Damla." dedim öylece yanında bekleyerek.
"B-ben çok fena bir durumun içine düştüm. Seni dinlemedim. Onun korkunç bir insan olduğunu anlamadım."
"Damla, Deniz Çetinkaya sana bir şey mi yaptı?" dediğimde yana doğru döndü ve ellerimi tutarak ağladı.
"Özür diledim, sen haklıydın. Ben aptalın tekiyim. Ondan hoşlanmıştım. Bilmiyorum hep olgun erkeklerden hoşlanırdım ve o... O benim idolümdü. Hayranıydım. Nasıl onunla bir ilişki içerisinde olabileceğimi düşündüm bilmiyorum. Beni kazı çalışması için seçtiğinde çok heyecanlanmıştım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Persona Maskesi
General FictionWattpadRomanceTr | Yetişkinliğe Adım Atanlar Bu hikâyenin başrol kahramanının gerçek bir kimliği, adı, doğum yeri ve ailesi yoktur. Siyah, on bir yaşında bir çocuk iken ölmeyi dileyen, büyük acılar ve travmalar yaşamış bir kızdır. Tren rayının üzeri...