Buraya geleli tam 8 sene olmuştu. Ben 15 yaşındayken babam bir trafik kazasında ölmüştü. Doğum günümde heyecanla onu beklerken ölüm haberini almıştım.
Bunu atlatmakta çok zorluklar çekmiştim fakat annem hiçbir zaman atlatamamıştı. Yaklaşık 2 yıl sonra illet bir hastalığa yakalanmıştı. Busan'dan buraya da o yüzden gelmiştik. O zamanlar bir çocuktum, tek başıma anneme bakacak güce sahip değildim. Bu yüzden buraya, teyzemin yanına gelmiştik.
Teyzem her zaman anneme çok değer vermiştir fakat anlayamadığım bir nedenle beni hiçbir zaman sevmemişti. Her zaman hissediyordum. Bana attığı öldürücü bakışlar bile bunu belli ediyordu.
İşten işe atlarken uyuşturucu satmaya başlamıştım. Bu bana çok daha fazla para getiriyordu ve annemin ilaçları için buna ihtiyacım vardı. Fakat teyzem bunu öğrendiğinde evi terk edip Japonya'daki evine yerleşmişti. Çok nadiren arayıp annemle konuşmak istediğini söyleyip bana tek kelime etmiyordu.
Buna alınmayacak kadar çok şey görüp yaşamıştım. Annem bir türlü iyileşemiyordu. Ne zaman kendine geldiğini görsem bir süre sonra yine aynı teşhis konuluyordu.
Kanser.
Bundan kurtulması için her şeyi yapabilirdim ve yapıyordum da. Asla bulaşmam dediğim bir haltın içine girmiştim. Bundan pişman mıydım? Bazen. Ama tekrar yapar mıydım? Evet. Çünkü annem artık yataktan kalkıp kendi yemeğini yiyebiliyordu. O kadar kötü hallerini görmüştüm ki buna şükrediyordum. İlaç almak bile bir lütuf gibi geliyordu bana...
"Oğlum?" Yumuşak ses tonu bakışlarımı daldığım yerden çekmeme neden oldu. Yüzüme bir gülümseme yerleştirip yatakta uzanan kadına baktım.
"Efendim anne?" O da bana gülümseyip açık televizyonu işaret etti.
"Oğlum ben sıkıldım bu filmden. Hiçbir şey anlaşılmıyor. Başka bir şey açar mısın?"
Yanımda duran telefonu alıp saate baktım. 22:55
"Anne yatma saatin gelmek üzere. Yarın izlemeye devam ederiz olur mu?" Dudaklarını bir çocuk gibi büzdü.
"Ya ne güzel izliyorduk ama." Gülümsememi büyütüp ona doğru eğildim ve alnına bir öpücük bıraktım. Yeni çıkmaya başlamış saçlarını okşadım.
"Yarın daha güzellerini izleriz anne. Söz veriyorum." Anında gülümsedi. Elini yanağıma koyup hafifce okşadı.
"Peki Oğlum... Sen yine çalışmaya mı gideceksin o bara?"
Derin bir nefes verip yanağımdaki elini okşadım. Bir barda barmenlik yaptığımı düşünüyordu. Aksini söylesem dayanamazdı. Teyzemin bana tek iyiliği kavga etsek bile anneme uyuşturucu sattığımı söylememesiydi. Bir de bu evi bize bırakması tabii...
Gerçi ben hepsini sadece annem için yaptığını biliyordum ama alınmak için fazla büyüktüm artık."Evet anne. Ama bugün çok geç çıkmam, merak etme."
"Oğlum lütfen dikkatli ol. Oralarda pis pis adamlar oluyor. Kötü yola düşme sakın." Burukça gülümsedim. Okşadığım elini öpüp yavaşça yanağımdan çektim.
"Olurum... İyi geceler anneciğim."
"Sana da bebeğim." Ayağa kalkıp üstündeki yorganı biraz daha örttüm. Televizyonu kapatıp ona son bir bakış attım.
"Hala salonda mi yatmak istiyorsun?" Geldiğimizden beridir burada uyuyordu. Nedenini sorduğumda ise her seferinde binaları gösteren büyük camı işaret ediyordu. Ayrıca buranın mutfağa daha yakın olduğunu, gece baş ucundaki su bitirse daha rahat kalkacağını falan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Light in hell
Fanfiction"Bana karşı gelen ilk insansın... Bu seni korkutmuyor mu küçüğüm?" "Cehenneme git Jeon." "Anlamadın değil mi? Benim cehennemim burası."