Merdivenlerden indikten sonra tekrar bar standına yaklaşmıştım. Adamlardan biri bileğimi tutarak beni durdurdu.
"Hey, nereye gidiyorsun?!"
Bileğimi sertçe çekip kurtardım.
"Bu aptal anahtarı vereceğim. Ayrıca susadım. Herhalde susuzluktan ölmemi istemezsiniz?"
Kafasını sallayıp çabuk olmamı söyledi. Standa iyice yaklaştığımda Hyunjin beni anında fark etmişti.
"Jimin ne yaptın?"
"Bana bir bardak su ver ve şu anahtarı da al."
Anahtarı ona doğru uzattığımda kaşlarını çattı. Sorgular gibi bir hali vardı ama yine de dediğimi yaptı.
"Peki." Anahtarı cebine koyup arkasını döndü ve birkaç saniye sonra elindeki bardakla tekrar bana döndü.
Bardağı masaya koyacağı sırada elimi göstererek kaşlarımı kaldırdım. Beni anlayıp bardağı elime doğru uzattı.
"Teşekkürler."
Bardağı alırken bilerek elini tuttum ve parayı avucunun içine bıraktım.
Parayı alıp cebine sıkıştırdı ve kafasını hafifçe salladı. Dudaklarımı hareket ettirerek heceledim,
"P-O-L-İ-S."
Daha sonra hiçbir şey demeden bardağı kafama dikip uzaklaştım. Arkamda bir Azrail gibi bekleyen piçe nefretle baktım.
"Gidebiliriz."
*
Yoongi keyiften dört köşe olmuş bir halde önündeki video kaydını izliyordu. Flashı aldığından beridir böyleydi zaten. Laptop'a taktığı andan beridir sanki çok güzel bir film izlermiş gibi izliyordu. Kulaklıklarını bile takmıştı.
"Yeter. Bu saçmalığı ne zaman keseceksin? Videoda küçük bir çocuk var ve ona resmen işkence ediyorlar. Bunun neresi hoşuna gidebilir?!"
Benim konuşmamla gülüşü solmuştu. Videoyu durdurup kulaklığı çıkardı.
"Pardon? Bir şey mi dedin?"
Sabır dilenircesine nefesler alıp oturduğum yerde dikleştim.
"Diyorum ki... Bir çocuğun böyle bir şeye tanıklık etmesi neden bu kadar hoşuna gidiyor?!"
"Ah, sen hala flashı izlediğimi mi düşünüyorsun? Jimin... Çok daha eğlenceli bir şey izliyorum!"
Kaşlarım çatıldı.
"Ne? Ne diyorsun?"
Gözlerini devirip kafasını geriye yatırdı. Yan tarafını işaret ederek gülümsedi. Araba hala hareket halindeydi.
"Gel, sen de izle. Çok eğlenceli!"
"Senin gibi bir piçin yanına oturmayacağım Yoongi."
Elini kalbine götürüp yalandan canı acımış gibi yaptı.
"Alınıyorum ama. Canavar mıyım ben? Aşk olsun... Neyse madem gelmiyorsun, al kendin izle."
Laptop'u bana doğru uzattı. Tereddüt ederek bir ona bir de eline baktım.
"Hadi. Çekinme, al."
Tamam Jimin. Yapabilirsin. Her ne göreceksen, bunu kaldırabilirsin.
Laptop'u elime aldım. Dizlerime yerleştirdikten sonra ekranda hazır olarak duran videoya baktım.
Evet. En kötü ne olabilirdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Light in hell
Fanfiction"Bana karşı gelen ilk insansın... Bu seni korkutmuyor mu küçüğüm?" "Cehenneme git Jeon." "Anlamadın değil mi? Benim cehennemim burası."