Fransa, Paris.
Gözlerimi alamadığım manzaraya bakarken derin bir nefes verdim. Jungkook'un uçağıyla gelmiştik Paris'e. Tuttuğu otel odası en üst kattaydı ve eyfel kulesini net bir şekilde görebiliyordum. Kocaman bir balkonu vardı ve odaları da gayet genişti.
"Beğendin mi bebeğim?"
Belime sarılan eller tüm dikkatimi manzaraya verdiğim için sıçramama neden oldu.
"Evet. Çok güzel." dedim sadece.
Omzuma bir öpücük bırakıp hımladı.
"Beğenmene sevindim."
Gözlerimi devirip bedenimi ona çevirdim. Dibimde durduğu için burun buruna gelmiştik.
"Uzak kalırım dediğin bu muydu Jungkook?"
İki kişilik yatağı işaret ettiğimde güldü. Belimdeki tutuşunu sıkılaştırıp beni daha çok kendine çekti. Dudaklarımız birbirine değince nefesim kesildi.
"Eğer bunu istersen... Senden gerçekten uzak durmam gerekecek. O yüzden istememen için sana yalvarabilirim."
Ellerimi göğsüne koyup vücudunu yavaşça ittirdim.
"Kal o zaman. Burada 2 gün kalacağız. Yalnızca 2 gün boyunca benden uzak durman lazım Kookie."
Yüzü anında düşmüştü. Kaşlarını çatıp kafa salladı. Ah, buraya geleli 5 6 saat olmuştu ama şimdiden böyle yapıyordu!
"Tamam. Uzak kalacağım."
Sırıtarak kafamı salladım. Belimde duran ellerini çekip benden uzaklaştı. Bir çocuk gibi bozulmasına kahkaha atmamak için zor durdum.
Ondan böyle bir şeyi istemeyeceğimi düşünüyordu. Senin için bir haberim var Jungkook, tahmin ettiğinden çok daha şaşırtıcı olabilirim.
"Biraz dinlenmek istiyorum."
Zaten sabahın körüydü. Yani en azından benim için.
"Tamam. Sen dinlen, ben de biraz dolaşayım."
Başka hiçbir şey demeden odadan çıkıp gitmesini izledim. Uzak durmak istemediği her yerinden belliydi. Ben de istiyor gibi değildim ama ne yapmam gerektiğini bile bilmiyordum.
Ah, bu zor olacaktı.
*
"Hangisi sence?"
"Tanrım! Jimin o beyaz elbiseyi nereden buldun?! Onu beraber almamıştık! Ve o siyah şeyi gece giymek için mi soruyorsun?"
Telefonu komidine bırakıp Taehyung'un yüzüne sinsi bir bakış attım. Jungkook odadan çıktıktan sonra 3 saatlik bir uyku çekmiştim ve bu bile dinç hissettiriyordu.
Bipolar birisi gibi davranıyor olabilirdim fakat şu an bunu umursamayacaktım. Çünkü deli gibi eğlenip içmek istiyordum!
Evet, ciddiyim. Neden olmasın ki?
Elbiseleri tutarak telefonun kamerasına doğru yaklaştırdım. Ne olursa olsun her zaman moda konusunda Taehyung'tan yardım alabilirdim. Mesafeler buna engel olamazdı.
"Siyah olan transparan mı yoksa ben mi yanlış görüyorum?!"
Küçük bir kahkaha atıp kafamı salladım.
"Aynen öyle tatlım. Doğru görüyorsun."
Şaşkın şaşkın bakmaya başladı.
"Ve sen onu şimdi giymeyi mi düşünüyorsun?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Light in hell
Fanfiction"Bana karşı gelen ilk insansın... Bu seni korkutmuyor mu küçüğüm?" "Cehenneme git Jeon." "Anlamadın değil mi? Benim cehennemim burası."