Gözlerimi yavaşça araladım. Ağzımdan uyku dolu bir mırıldama çıkmasına engel olamazken bakışlarım birden siyah gözlerine kenetlendi. Yüzüme bir gülümseme yayıldı yavaşça.
"Günaydın." Sesim cilveli çıkmıştı.
Göğsünde yattığım beden belimde duran elini yukarıya çıkarttı ve saçlarımı okşayıp alnıma bir öpücük bıraktı.
"Günaydın güzelim."
Elimi çıplak göğsünde gezdirip esnedim.
Dün yaşananların hepsi aklıma akın etmeye başlamıştı. Tanrım... Onunla sevişmiştim! Ve lanet olsun ki asla doymuyordum. 'Bu sonuncu' diye düşündüğümde bile dudaklarımızın birleştiği her an, vücutlarımız tekrar istekle yanmaya başlıyordu.
Bana her dokunuşunda yıllardır buna ihtiyacım varmış gibi hissetmiştim...
Bu garipti fakat nedense huzursuz hissetmiyordum. Hem garip olan neydi ki? Sadece şu an düşmanımın koynunda yatıyor ve sevgiliymişiz gibi bedenine sarılıyordum. Hey, bu herkesin başına gelen bir şeydir değil mi?
Her neyse. Sevişmiştik ve bundan dehşet bir zevk almıştım. Sonrasında birbirimizi yıkayıp hiçbir şeye gerek duymadan çıplak bir şekilde yatmıştık. Bizi kapatan tek şey üstümüzdeki ince örtüydü.
"Sen az önce beni mi izliyordun bu arada?" diye sordum gözlerine bakarak.
Gülümsedi. Dudaklarıma yaklaşıp küçük bir öpücük bıraktığında kalbimin hızlanmasına engel olamamıştım.
"Evet. Uyurken çok daha güzel oluyorsun küçüğüm. Garip bir şekilde bu bana huzur veriyor..."
Yanaklarım yanmaya başlarken gözlerimi çekip üst vücudunda küçük bir gezintiye çıkmış elime baktım.
Göğsündeki ikili yılan dövmesi ilgimi çekmişti. İki tane yılan birbirine dolanmıstı ve aralarında güneşe benzer bir şey vardı. Gördüğüm her an ilgimi çekiyordu fakat hiçbir zaman sormamistim. Malum... Dün biraz dikkatim dağılmıştı ve öncesinde ise ona farklı bir gözle bakıyordum.
Elimi göğsüne koyup dövmeyi yavaşça okşadım.
"Bunu neden yaptırdın?"
Gözlerimin içine baktı uzunca. Sonra dudaklarındaki sırıtış yok oldu. Boştaki elini bana doğru uzattı ve direkt olarak köprücük kemiğime dokundu. Tüylerim ürperirken o, dövmemi yavaşça okşadı.
"Seni ilk gördüğümde üstünde bir tişört vardı ve o kadar bol duruyordu ki seni rahatça görebiliyordum. Bu dövme dikkatimi çekmişti. O kadar güzel gelmişti ki gözüme... Ben bile inanamıyordum. Sonra düşündüm, kimsede böyle duramayacağını... Bana onu çağrıştıracak bir şeye ihtiyacım vardı."
Anlattığı şeyler karşısında şok geçirirken öylece bakakalmıştım siyah gözlerine. Köprücük kemiğimi son kez okşayıp elini çekti. Bakışlarını dövmemden tekrar yüzüme çevirirken gülümsüyordu.
"Sen... Ciddi misin?" dedim şaşkın sesimle.
"Evet. En başından beri ilgimi çekiyordun Jimin. Seni görür görmez öldürmek yerine araştırmayı seçtim. İlk gördüğümde 19 yaşında ve asiydin. Hala öylesin... Neyse. Kendime, seni gerçekten öldürmek istemiyor oluşumun nedenini asla itiraf edemedim. Sadece farklı geliyordun bana. Gözlerinde korku yoktu, sadece hırs ve cesaret vardı. Bundan çok etkilenmiştim. Bir süre sonra bakışlarımın sürekli olarak dudaklarına kaydığını fark ettim.... Ne zaman karşı karşıya gelsek bakmadan edemiyordum. Bu kafayı yememe neden oldu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Light in hell
Fanfiction"Bana karşı gelen ilk insansın... Bu seni korkutmuyor mu küçüğüm?" "Cehenneme git Jeon." "Anlamadın değil mi? Benim cehennemim burası."