Islak saçlarımı havlu ile kurulamaya devam ederken derin bir iç çektim.
Annem ile konuşmamın üstünden birkaç saat geçmişti ve biraz da olsa kendime gelmek için duş almıştım.
İşe yaramış mıydı? Sanmıyordum.
Nedensizce içimde kocaman bir boşluk vardı. Anneme kızgın değildim, olamazdım da. Bana sahip çıkmıştı ve burda olmamın sebebi de oydu zaten. Peki... Bunu kabullenmiştim. Hayatım değişmeyecekti. Peki neden böyle hissediyordum?
Siktir. Kafamı bir yerlere vurmak istiyorum.
"Mhh... Bebeğim?"
Mırıltılar eşliğinde gözlerini açan sevgilime takıldı gözlerim. Elini yatakta gezdirmişti fakat yanının boş olduğunu anlayınca anında kaşları çatıldı ve birden doğruldu.
"Jimin?"
"Jungkook. Burdayım."
Uykulu gözlerle bana baktı ve hafifçe gülümsedi. Elimdeki havluyu gördüğünde şaşırmıştı. Komidinde duran telefonundan saate baktı. Tahminimce gece 4 falandı.
"Uyuyamadın mı?"
Kafamı salladım. Üstündeki yorganı itip ayağa kalktı. Ben çıplak göğsünü süzmekle meşgulken o çoktan yanıma gelmişti bile. Elimdeki havluyu alıp kenara fırlattı.
"Bununla olmaz. Otur ve beni bekle aşkım."
Hiçbir şey demeden dediği şeyi yapıp yatağa oturdum ve onu beklemeye başladım. Banyoya gitti ve birkaç saniye sonra geri döndü.
Elindeki saç kurutma makinesini görünce gözlerimi devirdim.
"Jungkook, gerek yok."
"Sevgilim. Havalar soğumaya başladı. Gerek var."
Kabloyu prize takıp bana doğru yaklaştı ve tam önümde durdu. Düğmeye bastığında rahatsız edici ses ile yüzümü buruşturdum ama ona engel olmadım.
Elini nazikçe saçlarımda gezdirirken diğer eliyle makineyi tutuyordu. Yüzüme vuran sıcak hava acıyan gözlerimi daha çok yakmıştı sanki.
"Yeter." dedim kendime engel olamadan. Yüzüme ters bir bakış attı ve devam etti.
"Lütfen, yeter."
Sesim çok zayıf çıkmıştı. Neden bağıra bağıra ağlamak istiyordum ki?
Jungkook, saçlarım iyice kuruyana kadar tutmaya devam etti. En sonunda gözümden bir damla yaş akınca kendime küfürler yağdırmaya başladım.
Jungkook beni hemen fark etmişti. Kaşlarını çatıp makineyi komidine bıraktı.
"Güzelim? Sorun ne?"
Yüzümü avuçlayıp hafifçe yukarı doğru kaldırmıştı. Yanağımdaki ıslaklığı sildi usulca. Koyu gözleri gözlerime değdiği anda içim yanmıştı.
Bornozumun ipini çözdüm yavaşça. Kollarımdan sıyırıp yatağa ittim daha sonra.
"Sevişmek istiyorum."
Jungkook bir saniyeliğine vücüduma bakıp derin bir nefes aldı. Daha sonra ellerini yüzümden çekti.
Yatakta duran bornozu tekrar kollarıma giydirdiğinde kaşlarımı çattım.
"Hayır Jimin. Bir sorun var ve bunu sevişerek çözmeyeceğiz. Sen anlatacaksın, sevgilin de dinleyecek."
İpi sıkıca bağlayıp güven verici bir gülümseme sundu bana. Gözümden bir yaş daha aktı, sonra tutamadım kendimi. Kollarımı beline bağlayıp kafamı karnına koydum ve tüm duygularımı bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Light in hell
Fanfiction"Bana karşı gelen ilk insansın... Bu seni korkutmuyor mu küçüğüm?" "Cehenneme git Jeon." "Anlamadın değil mi? Benim cehennemim burası."