3

2.1K 193 158
                                    

İçerisi kalabalıktı. Kafayı çeken, sarhoş olan ve kendi halinde dans eden insanlarla doluydu. Tabii bir de direklerde dans eden erkek, kadın dansçılar ve de yarı çıplak servis yapan garsonlar. Mafya olarak adlandırılan birkaç adam normal masalardan daha büyük masalarda oturuyordu. Fakat v.i.p olarak adlandırılan yer büyük ihtimalle üst kattaydı.

Üstümde hissettiğim edepsiz bakışları umursamayarak önümden geçen yarı çıplak garsonu durdurup elindeki tepsiden şampanya dolu bir bardak aldım. Genç kadın bana gülümsedi. Göz kırpıp soğuk sıvının boğazımdan geçmesine izin verdim.

"Başka bir isteğiniz var mı Bayım?"

"Şu anlık yok güzelim. Gidebilirsin." Bana bir baş selamı verip uzaklaştı.

Hareketli şarkı kulaklarıma dolarken sinsice gülümsedim. Elimdeki bardağı dikleyip barın oraya yaklaştım. Tabureye yerleşip barmenlerden birine seslendim.

"Buyurun?" Yakışıklıydı. Dolgun dudakları ve uzun sarı saçlarıyla adeta yemek isteyeceğim bir kek gibi görünüyordu bana.

Arsız düşüncelerime göz devirip düzleştirdiğim saçlarımı geriye taradım.

"Bana viski ver tatlım." Kafasını sallayıp önüme bir bardak koydu hemen. Sonra içini turuncu sıvıyla doldurdu.

"Başka bir şey?" Viskimi yudumlayıp kıkırdadım.

"Şiseyi bana bırak bir de adın ne?" Şişeyi önüme bırakarak yanıtladı,

"Hyunjin."

"Hyunjin... Bana eglenceli bir şeyler anlatabilir misin? Çok sıkılıyorum da."

Yutkundu. Ellerini bar tezgahına yerleştirip bana uzunca baktı. Gözlerindeki sorgular bakısları fark etmiştim.

"Park Jimin?"

Duyduğum tok ve ifadesiz sesle ürperdim. Hyunjin'in bakışları anında arkama dönerken çekingenlik doldu. Hemen işinin başına dönüp benden uzaklaştı. Bardağımı dikleyip yanımda oluşan hareketliliğe baktım.

Kare gülüşüyle bana bakan adamı tanımak zor olmamıştı.

"Kim Taehyung."

Heyecanlı bir hali vardı. Mavi saçlarını geriye tarayıp ellerini çırptı. Kısaca onu süzdüm. Yırtık bir pantolon ve beyaz bir tişört giymişti. Tişörtün üstüne siyah bir penye atmış ve korse ile tamamlamıştı. Göz makyajı kahve tonlarındaydı ve dudaklarına sürdüğü parlatıcı 10 metre öteden bile fark edilirdi. Abartılı kolyesi ise gözüme çarpmıştı elbette.

"Aman Tanrım! Uzun süredir seninle yüz yüze tanışmak istiyordum. Yüzünü defalarca gördüm ama uzaktan ya da fotoğraflardan."

"Benimle tanışmak mı istiyordun?" dedim şaşkınlıkla. Bana tuhaf bir gülümseme sunarak kafasını salladı.

"Evet! Sonunda tanıştık... Yakından daha da güzelmişsin." Hiçbir şey demeden bardağımı doldurdum.

"Hyunjin! Bana da ver bir tane şişe." Sarışın adam onu duyunca hiç oyalanmadan dediğini yaptı. Taehyung kendine bir bardak doldururken gözleri benim ustumde geziniyordu.

"Ne yalan söyleyeyim, buraya gelecek kadar cesur ve aptalmışsın." Kaşlarımı çatıp hala inatla gülümseyen suratına baktım.

"Ne demek istiyorsun?" Viskisini yudumlayıp tatlica gülümsedi.

"Sevgili abim... Ona karşı gelecek kadar cesur olduğunu duyunca şaşırmıştım. Ne bileyim onun olduğu yerde uyuşturucu satıyorsun, müşteri topluyorsun üstelik adamları kendi tarafına çekiyorsun falan..."

Light in hellHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin