Hissettiğim baş ağrısıyla küfrederek gözlerimi açmıştım. İlk başta bulanık olan etraf ile yattığım yumuşak zeminde doğrulup oturdum. Elim direkt olarak kafama gitmişti.
"Ahh... Bu da ne?"
"Sanki dün geceki inlemelerin daha iyiydi."
Aldığım ağır ve yoğun kokuya eş zamanlı duyduğum kalın sesle neredeyse çığlık atacak gibi olmuştum.
Gözlerimi birden sonuna kadar açıp refleks olarak bacaklarımda duran yorganı üstüme çektim.
Yorgan benimki gibi kokmuyordu ve siyahtı.
Şokla açılmış gözlerimi sesin geldiği tarafa çevirdim. Deri bir kanepeye oturmuş bana bakan Jeon'u görmeyi beklemiyordum ama tabiki.
"Sen?!"
Dudaklarını büzüp elinde yeni fark ettiğim şarap şişesini dikledi. Üstünde sadece siyah bir bornoz vardı ve saçları ıslaktı. Anlaşılan banyo yapmıştı. Bunu bornozun açık bıraktığı göğsündeki şu damlacıklarından da anlamıştım.
Neyse! Ben niye bunlara bakmakla uğraşıyorum ki? Benim burada ne işim var ayrıca neden başım bu denli ağrıyor?!
"Benim burada ne işim var?! Ve aslında burası neresi ki zaten?"
Sakin bir nefes verip kanepeden kalktı ve nasıl geldiğimi bilmediğim bu yatakta, karşıma -ayaklarımın dibine- oturdu."Yapma sevgilim. Dün gece seviştiğin adama bir yabancıymış gibi bakma. Kırılıyorum sonra."
Kaşlarım git gide çatılırken ağrıyan başım yüzünden tam olarak bağıramadan konuştum,
"Sevişmek mi?!" Yüzüne sinsi bir gülümseme yayılınca hızla küfür savurmaya başlayıp yorganın altından kendime baktım.
Sonra kokunun neden bu kadar yoğun olduğunu anlamıştım... Lanet gömleği üstümdeydi! Ona sormama bile gerek kalmamıştı çünkü kokusunu hemen tanımıştım.
Altımda ise sadece iç çamaşırım vardı. Tanrım... Kahretsin! Bunu yapmış olamazdım gerçekten, değil mi? Bir şeyler yanlış ve eksik olmalıydı.
Fakat ağrıyan sikik kafam yüzünden düşünemiyordum bile.
Jungkook kendimi kontrol edişimi zevkle izlerken ona nefret dolu bir bakış attım.
"Ben istemeden bana dokundun mu cidden?! Birine tecavüz edecek kadar alçak mısın Jungkook?!"
Yüzündeki gülüş bir saniyeliğine kayboldu ama hemen geri geldi.
"Saçmalama Jimin. İsteğin dışında hiçbir şey yapmadım. Güven bana... Bedenin istemeseydi sana parmağımı bile sürmezdim."
Ağrıma rağmen alayla gülüp üstümdeki yorganı kenara doğru ittirdim ve ayağa kalktım. Başım bir anda dönünce sendelemiştim ama geri adım atmaya niyetim yoktu.
Jungkook hala otururken bana anlayamadığım bir duygu karmaşası içinde baktı ama gözlerinde gördüğüm en yoğun duygu tutku olmuştu...
"Sana güveneyim mi? Dalga geçiyor olmalısın Jeon. Sana ölsem güvenmem. Ayrıca artık saçmalamayı kesip buraya nasıl geldiğimi söyler misin?! Bana ne yaptın?!"
Derin bir nefes verip elindeki şişeyi yere koydu. Bedenimi uzunca süzdü ama utanmadım çünkü ben uyandığımda zaten beni izliyordu ve bunu bana o giydirmiş olmalıydı.
Tanrım! Çıplak görmüştü yani beni?! Sinirlerim her saniye artıyor gibiydi.
"Jimin. Sakin ol ve şu yatağa otur. Düşüp bayılacaksın şimdi. Sana bir ağrı kesici vereceğim sonra iyi olursun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Light in hell
Fanfiction"Bana karşı gelen ilk insansın... Bu seni korkutmuyor mu küçüğüm?" "Cehenneme git Jeon." "Anlamadın değil mi? Benim cehennemim burası."