"Baba?"
Sesim o kadar zayıf çıkmıştı ki karşımdaki adamın beni duyduğundan emin değildim. Kalbim ise o kadar hızlı atıyordu ki duyulduğundan emindim.
Yıllardır kaçtığım adam şimdi tam olarak karşımda dikiliyordu. Ölüm kokusu almaya başladım. Pis ve mide bulandırıcı bir kokuydu...
"Baba ya... Ben senin baban değilim ki tatlım. Hatırlamıyor musun? Senin babanı, sevgili abiciğin ile parçaladık. Baban yok senin."
Dediği şeyler vücuduma bir ok saplanmış gibi bir etki yaratmıştı. Kafamı eğip gözyaşlarımı durdurmak için uğraştım. Fakat çenemi tutan kirli el ile tekrar ona bakmak zorunda kalmıştım. Çenemi tüm gücüyle sıkarak yüzüme yaklaştı. Hissettiğim mide bulantısı çekilmez bir hale gelmişti.
"Biliyor musun Taehyung, seni elime geçirmek için doğru anı bekliyordum hep. Ama o aptal abine sözümü fazla ciddiye alıp o evden çıkmadı, ben de sözünün eri bir adam olduğum için sana dokunmadım. Ancak bu güne kadar tabiki... O aptal abin hizmetçilerine güvenerek buraya geldi. Bilmediği şey sevgili Nayeon'un bana çalışmasıydı. Bekledim, en ufak şekilde başka bir yere gitmenizi bekledim. O anda senin en zayıf noktanı kullanarak, seni alacaktım. İşte, o gün bugün oldu."
Gözlerimi onun yüzünden çekip bizi izleyen Seokjin'e baktım. Gogsumde bir acı oluştu anında. Gerçekten bana ihanet mi etmişti? Ben onu bu kadar severken... Neden?
Durduğum gözyaşlarım yeniden akmaya başlarken çenemi sıkan elin sahibine baktım.
"Nasıl iğrenç bir herif olduğunu bütün herkesin öğrenmesine neden olacak videoyu unutuyorsun galiba babacığım? Jungkook beni kaçırdığını öğrenince o videoyu yayacak ve senin de o insan içinde büründüğün maske inecek. Ayrıca polisler sonunda seni yakalamak için bir delil elde etmiş olacak."
Güldü. Hatta gülüşü kısa süre içinde iğrenç bir kahkahaya dönüştü. Çenemdeki elini kaldırıp yüzüme sert bir tokat geçirdiğinde affalladım. Ama yanağımda hissettiğim acının aksine gözyaşlarım kesilmişti.
"Peki... Sen benim elimdeki videoyu unutmus gibi duruyorsun tatlım. Sana hatırlatmamı ister misin?"
Aklıma bir bir gelen anılarla kusacak gibi oldum. Dudaklarım dahil her yerime bir titreme yayıldı. Ağzımdaki kan tadını umursamadan yutkundum.
"Hayatımda gördüğüm en iğrenç insansın! Hatta o karın da öyle! İkinizin de cehenneme kadar yolu var!"
Tekrar pis pis sırıttı. Eliyle tekrardan çenemi kavrayıp yüzüme iyice yaklaştı.
"Yapma Taehyung. O senin annen... Düzgün konuş onun hakkında. Hem kendi öz amcanla yaptığın o edepsiz şeylerin ortaya çıkmasını istemezsin değil mi?"
Ağzımdan acı dolu bir inilti kaçarken yüzümü buruşturup delice bakan siyahlara baktım. Gözleri aynı Jungkook'unkiler gibiydi ama ona benzer başka hiçbir şeyi yoktu. Bakışları bile benzemiyordu.
"Ben hiçbir şey yapmadım! Her şeyi senin o iğrenç abin yaptı baba! Videoyu çeken de oydu! Daha 9 yaşındaydım!"
Bir kahkaha daha atarak iki elini de saçlarıma doladı. Sert tutuşu canımı yakmıştı ama belli etmemeye çalıştım.
"Biliyor musun? Sana yaptığı şeyleri öğrendikten sonra onu öldürmeye gittim. Çünkü sen benim biricik oğlumdun... Bana kendi ağzıyla anlatmıştı o gün olanları, tabii sen de sürekli ağlıyordun. Her şeyi anlamıştım. Çok sinirlendim ve onun evini bastım. Elimdeki silahı hala hatırlıyorum... Fakat o bana çok büyük bir sır verdi sonra. Sen aslında benim oğlum değildin... Benim kuzenimin karıma tecavüz etmesiyle dünyaya gelen bir piçtin sadece!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Light in hell
Fanfiction"Bana karşı gelen ilk insansın... Bu seni korkutmuyor mu küçüğüm?" "Cehenneme git Jeon." "Anlamadın değil mi? Benim cehennemim burası."