Yüzüme ardı ardına koyulan öpücüklerle gözlerimi araladım.
"Hey... Ne yapıyorsun?"
"Sen uyanana kadar seni öpeceğim."
Ve bir öpücük daha. Asla durmadan yanaklarımı, çenemi, yüzümdeki her bir noktayı öpmeye devam etti.
Mırıldanarak ellerimi çıplak göğsüne koydum.
"O zaman asla uyanmayacağım Jeon. Beni öpmeye devam et."
Elimi tutup dudaklarına götürdü ve üstüne de bir öpücük bıraktı.
"Benim güzelim sonsuza kadar öpülmek istiyorsa, onu sonsuza dek öpeceğim."
Sırıtarak beni güvende hissettiren bedenine daha çok sokuldum.
"Ah, bunu çok isterdim aşkım ama kalkmamız gerek. Biliyorsun ki yarın sabah dönmemiz gerek. Daha annemle ne konuşacağımı bilmiyorum. Ayrıca başım ağrıyor ve kurt gibi açım."
Saçlarımı nazikçe okşayıp dudaklarımı öptü.
"Haklısın. O zaman kalkıp kahvaltı edelim ve ağrı kesici iç. Sonra sakin kafayla düşünürüz olur mu bebeğim?"
"Hımhım. Olur."
Beni son kez öpüp yanımdan kalktı. Çıplak sırtını süzerek derin bir nefes verdim. O hareket ettikçe kasları daha çok ortaya çıkıyordu... Tanrım baksırın altından bile belli olan kalçaları. Ah, iştahım açılmıştı.
"Beni o şekilde izlemeye devam edersen tekrar yanına yatmak zorunda kalacağım. Ve bu sefer yalnızca öpmek için değil."
Oflayarak doğruldum. Daha sonra elime geçen ilk yastığı alıp ona fırlattım. Yastığı havada yakalayıp yatağa geri fırlattı.
"Huysuzluk yapma Jiminshi!"
"Hoysozlok yopmo jomonsho."
Ağzımı büzerek taklidini yaptığımda küçük bir kahkaha attı.
"Hayret. Ağzındakini dün gece çıkardığıma eminim ama demek ki hala etkisindesin, konuşamıyorsun."
Gözlerimi büyütüp yastığı bir daha atmak için elime aldım. Ellerini iki yana açıp teslim olur gibi yaptı.
"Tamam. Özür dilerim polis bey lütfen bana zarar vermeyin. İsterseniz kelepçeleyebilirsiniz..."
Ellerini çarpraz bir şekilde bana uzattığında gözlerimi devirip yastığı yerine bıraktım.
"Ben duş almaya gidiyorum. İzin var mı?"
"Var. Siktir git duşunu al Kookie."
Bana havadan bir öpücük yollayıp göz kırptı.
"Teşekkürler, siz en iyisisiniz."
Sırıttım. Bu adam beni öldürüyordu. Yine de ona kıyamıyordum.
*
"Yavaş ye. Boğulacaksın Jimin!"
Ağzıma hiç durmadan tıktığım lokmalarla orgazma yakın duygular yaşıyordum. Çok acıkmışken yemek yemek gerçekten böyle hissettiriyordu!
Jungkook'la sıra sıra duş aldıktan sonra oda servisi söylemiştik ve şimdi de terasta ziyafet çekiyordum resmen.
"Son koroşmo çok acoktom nopobolorom?"
Bana hayranlıkla bakıp kafasını iki yana salladı.
"Bari ağzındakini bitir öyle konuş. Anlayamıyorum seni, uzaylı gibi konuşuyorsun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Light in hell
Fanfiction"Bana karşı gelen ilk insansın... Bu seni korkutmuyor mu küçüğüm?" "Cehenneme git Jeon." "Anlamadın değil mi? Benim cehennemim burası."