46

624 63 13
                                    

Fransa, Paris.

"Tamam hazır mısın?"

İçimde büyüyen heyecanımla birlikte kafamı salladım. Kapalı gözlerimi açmak için sabırsızlanıyordum!

"Tamam, gel benimle."

Jungkook omuzlarımdan tutarak beni yavaşça ilerletti. Sanırım boy aynasının olduğu yere doğru gidiyorduk?

Beni durdurdu ama ellerini çekmedi.

"Evet, gözlerini açabilirsin."

Derin bir nefes alıp gözlerimi araladım. Tahmin ettiğim gibi aynanın önündeydik. İlgimi anında çeken bir parıltı vardı boynumda.

İnci bir kolye.

"Jungkook?"

Kolyedeki incileri birleştiren yuvarlak pırıltıya baktım. Gerçekten çok güzel görünüyordu. Jungkook omzuma bir öpücük bırakıp beni kokladı.

"Dün o elbiseyi üstünde gördüğümde... Bunun ona çok yakışacağını düşündüm."

"Bu çok güzel. Teşekkür ederim!"

Belimi kavrayıp bedenimi kendine çevirdi. Dudaklarımı tutkuyla öptükten sonra alınlarımızı birbirine yasladı.

"Buradaki son akşamımızı geçirebileceğimiz en güzel şekilde geçirmek istiyorum. Bana katılmak ister misin sevgilim?"

"Her zaman." dedim gülümseyerek.

Ellerimi tutup parmaklarımızı birleştirdi.

"Lunaparkları sever misin küçüğüm?"

"Cehenneme git Jeon."

İkimiz de aynı anda güldük. Dediğim şey onu hem güldürmüş hem de derin bir iç çekmesine neden olmuştu.

"Nerede olursam olayım..."

Dudaklarıma uzanıp derin, duygu dolu bir öpücük bıraktı. İçim titremişti.

"Dudakların dudaklarıma dokunduğu an, her yer cennet oluyor bana."

Nefes almaya ihtiyaç duydum. Birçok kez hem de. Söylediği her kelime kalbimi acıtıyor gibiydi. Çok tatlı bir acıydı ama bu.

"Jungkook."

"Jimin."

"Bir kez daha öpsene beni."

Dişleri gözükene kadar gülümsedi. Sonra yeniden uzandı dudaklarıma. Tüm duygularımı hissettirebilecek bir öpücükle karşıladım onu. Dudaklarını hem sevdim hem de öptüm. Alt dudağımı dişlerinin arasına aldığında önce bekletti, sonra hafifçe ısırdı. Sessizce inledim, üst dudaklarında gezdirdim sıcacık dilimi. Ellerimi daha sıkı tutup üst dudağımı ısırdı bu sefer.

O kadar yavaş bir şekilde yapıyorduk ki bunları tıpkı bir oyunu adım adım keşfedip bitiriyor gibiydik.

O beni bitiriyordu, ben onu.

"Jungkook. Beni öldürüyorsun..."

"Seni yaşatmak için varım bebeğim. Bir ölüm olacaksa ikimiz için de olacak demektir."

Yutkundum. Söylediği şeylerin bendeki etkisini asla bilmiyordu.

"Jungkookshi..."

"Jiminshi."

Bedenimi serbest bırakıp tüm ağırlığımı ona verdim. Beni kolayca tutup sarmaladı. Saçlarımı öpüp kokladı.

"Yanındayken çok huzurlu hissediyorum biliyor musun? Benim için bir ev gibisin."

Light in hellHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin