Asiye Pencereyi açıp hala uyuyan kocasına döndü. Yatağa yanına geçip yanağını öptü. Kocası küçük çocuklar gibi mızırdanıyordu. Kocasını uyandırmak için defalarca öptü. Azur Ağa gözlerini açınca kendisine gülerek bakan karısını gördü.
"Sonunda uyandın günaydın"
"Sayende sonunda uyandım Günaydın"
Azur Ağa yataktan kalkıp banyoya geçtiğinde Asiye yatağı düzeltip üzerini değiştirmeye başladı bu sırada kocası banyodan çıkmış karısını izliyordu. Usul usul karısının yanına yaklaşıp boynundan öptü.
"Senin bu kokuna ölüyorum kadın"
"Senin bu kokuna ölüyorum adam"
Asiye kocasının boynunu derincesine kokladı kokuyu her aldığında gözlerini kapatıp kendinden geçiyordu adeta. Azur üzerini değiştirdiğinde Asiye saçlarını tarıyordu. Asiye aynanın karşısında olan kocasına bakıyor yine önüne dönüyordu. Saçlarını taradıktan sonra kocasının karşısına geçti. Gömleğinin ve ceketinin yakalarına düzelttikten sonra Masada duran saati alıp koluna taktı.
"İşte şimdi hazırsın"
Azur karısının elini tutup odadan çıktılar aşağıya indiğinde kahvaltı hazır olmuş kendilerini beklediklerini gördüler. Herkese günaydın deyip diğerlerine geçtiler. Sessiz geçen Kahvaltının ardından Firaz Ağa konuştu.
"Bugün ne yapacaksın oğlum görüşmeye gidecek misin adamlarla? "
"Evet, gideceğim ama belki bir çıkış yolu vardır yanlış anlaşılma vardır. Bunları düzeltip geleceğim. Neyse ben doydum çıkıyorum Size afiyet olsun"
Azur masadan kalkarken Asiye de Azur'la beraber kalktı kocasını geçirmek için onunla beraber avlu kapısına doğru yürüdü. Azur kapıdan çıkmadan önce Asiye'ye yaklaşıp yanağından öptü.
" Herhangi bir şey olursa beni haberdar et olur mu? "
" Tamam, güzelim görüşürüz"
Azur kapıdan çıktığında Asiye'ye giden kocasının ardından baktı. Azur arabasına binip düşünmeye başladı. Şuan da ki zor durumdan nasıl kurtulurum diye düşünmeye başladı. Sevdiğini böyle bir hayata laik görmemesi için zorda olsa bu durumdan herkesi kurtaracaktı. Her şeyden önceydi babasının emekleri ziyan olmasına izin vermeyecekti. Dün karısının merhameti geldi aklına. Bir kez daha sevdi bir kez daha içi sımsıcak sevgi ile doldu. Telefonu çalması ile düşüncelerini bir kenara bıraktı.
"Buyurasın Ahmet ağa "
"Napisen? Aramaz sorulmaz olduk."
"İşe gidiyorum sen napisen? "
"Hayırdır? Sesin bir durgun gelir gel hele bir konuşalım "
"Geliyorum"
Aileden olmayan biri ile konuşmak farklı bir fikir almak gerçekten iyi gelecekti. Ahmet ağanın şirketine doğru sürdü arabayı. Şirkete geldiğinde arabayı valeye verip şirkete girdi. Asansöre binip 9. Kata bastı. Asansör durduğunda sağ ayağı ile çıkıp bir sağa bir de sola baktı. Gözlüğünü çıkartıp yakasına taktı. Ahmet Ağa'nın odasına geldiğinde kapı çalıp içeriye girdi.
"Oo ağam hoş gelmişsen"
"Hoş bulmuşam "
"Sen de öğrenisen urfa şivesini "
"Disen "
"Anlat hele ağam. Nedir bu canını sıkan şey? "
"Nerde başlasam bilmiyorum ki "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDELDEN GERİYE KALANLAR ( RAFLARDA )
ChickLitTÖRE - AŞİRET Dionysos Yayınları ile raflarda... BERDELDEN GERİYE KALANLAR İSİMLİ İLK KİTAPTIR!!!!!!! KUMA KİTABI DEĞİL!!! Bir ağıt bin ağıta bedel olur muydu? Onlarda olurdu. Iğdırın iki kanlı bıçaklı aşireti. İki kalabalık aşiret neredeyse bu...