Celali malikanesinde Yusuf için doğum günü hazırlıkları sabah erkenden başlamıştı. Yusufun en çok sevdiği şeyleri dekor için kullanmışlardı. Her yer rengarenk olmuştu. Ayşe yusufun aklına koyduğu bir şey de inatçı olma durumunu bildiği için dayın ve halan sana istediğin doğum gününü hazırlar diyerek Azur ve Asiyeye zorla doğum günü için hazırlık yaptırmaya başlamışlardı. Yusufun inatla ağlaması üzerine Asiye de yelkenleri suya indirip Azur ile beraber doğum günü hazırlığını kabul etmek zorunda kaldı.
Azur ve Asiye sabah kahvaltıdan sonra işe koyulmuşlardı. Asiye her ne kadar Azur ile aynı ortamda bulunmak istemese de yusufun ikisine birden kene gibi yapışmasına ses çıkaramıyordu.
Asiye camın önünde duran merdivene çıkıp kutudan aldığı Led ışıkları perdeye tutturmaya başladı. Merdivenin aniden sağlanması ile düşmemek için merdivene tutundu. Aşağıya baktığında Yusuf merdiveni sağlıyordu.
"Halacım yapma, düşüreceksin beni." Yusuf hala inatla merdiveni sallıyordu. Karşıdan Ayşenin geçtiğini görünce hemen ayşeyi çağırdı.
"Ayşe al şu çocuğunu ışıkları asamıyorum."
"Ne Azurun yardımını mı istiyorsun tamam hemen çağırıyorum. Azur Asiye seni çağırıyor yardımın lazımmış. Gel annecim sana yemek yedireyim." Ayşenin dediği şey ile Asiye kenarda olan topu ayşeye attığını sanırken görüş açısına giren Azurun kafasına çarptı top. Azur kafasını tutarken Asiye merdivenden kahkaha atmaya başladı.
"Çok mu komik?"
"Evet"
"Bakıyorum canımın yanması hoşuna gitti."
"Sana az bile. As bakayım şu ışıkları."
"Emredersiniz hanımefendi, kahve de ister misiniz?"
"Evet, orta şekerli olsun lütfen"
Asiyenin bu gıcık tavrı azuru deli ediyordu. Ama bir o kadar da azurun hoşuna gidiyordu. Asiye en azından konuşuyordu gıcıklık içinde olsa. Azur ışıkları ayarlama yaparken Asiye azurun işini bozmak için perdeyi duvar kenarına çekiyordu.
"Asiye yapma şunu yetişemiyorum."
"Boyum kısa demiyorda yetişemiyorum diyor anlamadık sanki"
"Sen sosyal medyada çok vakit geçirmişsin belli."
"Konuşma Azur, çalış Azur, hadi Azur hadi. Az laf çok iş hadi."
Asiye bütün çirkefliğini Azurun üstünde denerken kendisi çok eğleniyordu azura nazaran.
Azur ışıkları takmayı bitirdikten sonra merdivenden ineceği sırada Asiye bilerek merdiveni ayağı ile geri çekti. Bu sırada dengesini kaybeden Azur Asiyenin üstüne düştü.
"Oha Azur. Üstüme düş diye mi ittirdim merdiveni. Camış gibisin kalk üstünden. Kemiklerimi kırdın."
"Ben de diyorum nasıl düştüm. Oh olsun sana"
Yanlarına koşarak gelen Yusuf yerde duran topu alıp ağlamaya başladı. İkisi de neden ağladığını bilmezken Hozan ağa ve Firaz ağa salona geldiler.
"Yusuf ne oldu oğlum?"
"Dede, hayam ve dayım toplayımı payladdı."
"Tamam oğlum ağlama gel sen başka vardır illaki. Var demi Asiye?"
"Valla yok."
"Aferin Asiye, hemen çocuğun toplarından alıp gelin. Akşama az kaldı arkadaşları ile ne oynayacak bu çocuk"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDELDEN GERİYE KALANLAR ( RAFLARDA )
ChickLitTÖRE - AŞİRET Dionysos Yayınları ile raflarda... BERDELDEN GERİYE KALANLAR İSİMLİ İLK KİTAPTIR!!!!!!! KUMA KİTABI DEĞİL!!! Bir ağıt bin ağıta bedel olur muydu? Onlarda olurdu. Iğdırın iki kanlı bıçaklı aşireti. İki kalabalık aşiret neredeyse bu...