Ölüm yalan dünyada ki tek gerçekti. Ölüm gerçek dünyaya yolculuktu. Hozan ağanın yolculuğu da başlamıştı.
Eve haber gönderdikten sonra tüm Iğdır hastaneye gelmişti. Bir köşede ağlayanlar merak içinde bekleyenler vardı.
Asiye üzerinde ki kanlı kıyafetler ile duvarın dibine çökmüş öylece boşluğa bakıyordu. Babası ölmüştü o artık kimsesizdi. Sona hanım her ne kadar Asiyeyle konuşmak istesede Azur kimseyi yanına yaklaştırmıyordu. Hiç bir şeyin faydası olmayacağını biliyordu.
"Cenazeyi teslim alabilirsiniz."
Asiye duyduğu cümle başını yasladığı yerden kaldırdı. Babasına cenaze deniyordu. Azurdan destek alarak oturduğu yerden kalktı. Neden kalktığını bilmiyordu. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Tek bildiği şey iliklerine kadar hissettiği acıydı.
***
Malikanede kadınlar otururken erkekler defnedilen hozan ağanın cenazesinden dönüyordu.Asiye en ücra köşeye kendini saklamış dizlerine kendine çekerek öylece bakıyordu. Babasıyla yaşadığı her şey gözünün önünden bir bir geçiyordu. Beraber vakit geçirdikleri, Asiyenin evliliğinde olan kötü durumlar. Asiyeyi en çok da mu mahvediyordu.
"Beni öldü gösterdin ama senin artık toprağın var."
Derin düşüncelerinden kurtulamadığı gibi kedini de iyi hissetmiyordu. Oturduğu yerden duvara tutunarak kalkıp odasına gitmek için yol aldı. Attığı her adımda dünya dönüyordu.
"Güzelim iyi misin?" Gelen Azura baygın gözlerle baktı.
"Şey beni odama götürür müsün?"
"Götürürüm gel bakalım"
Azur Asiyeye destek olarak odasına çıkardığında Asiye her dakika daha çok halsizleşiyordu.
Odaya geldiklerinde Asiye kendini yatağa attığı gibi kaldı.
Aşağı cenaze Evine gelen misafirlerle doluydu. Özüm hanım ağıt yakarak ağlıyordu. Ali hem Ayşe hemde Yusuf ile ilgileniyordu. Misafirler ile ilgilenecek gücü kendinden bulamıyordu.
"Ayşe Asiye nerede gördün mü?"
"Abim odasına çıkardı az önce "
"Bir şey mi oldu?"
"Bilmiyorum ama kötü görünüyordu. Sen istersen Bir bak Asiyenin en çok sana ihtiyacı var. Diğer kardeşlerinde Annenin yanındalar"
Ali başını sallayıp mutfaktan çıkıp Asiyenin odasına doğru çıktı. Odanın kapısını çalıp içeriye girdiğinde yatağın üzerine kendini öylece atan kardeşine baktı.
"Neyi var? Kötü görünüyormuş."
"Hiç bir şey konuşmuyor odasına çıkmak istediğini söyledi. Bende çıkardım. Öylece kendini yatağa attı."
"Baba"
Asiyenin sayıklaması ile Ali kardeşinin yanına oturdu.
"Ben buradayım artık. Babamız yok ama ben buradayım."
"Baba sana öldü dediler"
Ali kardeşini böyle görünce ağlamaya başladı. Biraz sakinlemesi için Azur Aliyi balkona çıkarıp su verdi.
"Hayat ilk defa bu kadar ağır geldi bana. Daha bu sabah beraber kahvaltı yaptık. Yusufla oynadı oyuncaklar aldı. Bugün son kez gitmişti kontrol için iyi olmuştu artık. Şimdi ise sadece toprağı var. Asiye bizim en küçüğümüz o çok düşkün olan kişidir. Diğer ablaları da düşkün ama Asiye daha bir başka."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDELDEN GERİYE KALANLAR ( RAFLARDA )
ChickLitTÖRE - AŞİRET Dionysos Yayınları ile raflarda... BERDELDEN GERİYE KALANLAR İSİMLİ İLK KİTAPTIR!!!!!!! KUMA KİTABI DEĞİL!!! Bir ağıt bin ağıta bedel olur muydu? Onlarda olurdu. Iğdırın iki kanlı bıçaklı aşireti. İki kalabalık aşiret neredeyse bu...