Asiye odadan çıkan annesinin ardından uzun bir süre baka kaldı. Konuşulması gereken çok şey varmış gibiydi. Ama annesi susup geçmişi hatırlatmak istemiyor gibi bakıyordu. Asiyenin düşünceleri karmakarışıktı ne hissettiğini i bilmiyordu. Tarifini bilmediği hisler peydah olmuştu yüreğine. Sanki bir tedirginlik korku vardı. Tekrar acabalar yer ediyordu üzerinde ona ihanet eden adama sevgisiyle yenilmiş Ömür boyu bir hayat sürdürecekti. Kararının doğru olup olmadığından Emin değildi. Ama tek bildiği nokta kalbi Azurdan başkasının sevemeyeceği olduğuydu.Derin düşüncelerinden sıyrılmasına sebeb olan şey Azurun odaya girmesi oldu. Elinde tuttuğu kırmızı çiçekler ile odaya girmiş çimen gözlüsünün karşısına geçmişti. Asiye hüzün çökmüş gözlerini elinde çiçek ile heyecanla bakan Azura çevirdi.
"Hoş geldin"
"Hoş buldum çimen gözlüm"
Azur Asiyenin alnından öpüp geriye çekildi. Çebinden çıkardığı altın işleme bileziği bileğine taktı.
"Çok güzel olmuşsun kırmızılar içinde"
"Papyon yakışmış"
Azur Asiyenin dediği ile gülerken odanın kapısı tıklandı. İçeriye Ayşe kafasını uzattıkça sonra "hazırsanız herkes sizi bekliyor " Diyerek geri çıktı.
"Hazır mısın çimen gözlüm"
"Hazırım o halde gidebiliriz" ikiside gülümseyerek odadan çıkmıştı.
Asiye ve Azurun geldiğini gören herkes alkış tutanına tutmuş her bir ağızdan zılgıtlar çalınıyordu. Asiyenin güzelliği herkesin büyüklerken Asiye kendine dolu gözler ile bakan babasına bakıyordu. Bugün sadece gözler konuşacaktı.
Dansın başlaması ile diğer çiftler de gelin ve damata eşlik ediyordu.
"Seni çok seviyorum "
"Seni çok seviyorum "
Elleri ellerine gözleri gözlerine kenetlenmiş dünyadan soyutlanmış şekilde birbirlerine kenetlenmişlerdi. Asiye bir daha sevemeyeceğine inancına sahipken Azur Asiyeyi ölümüne kadar seveceğine sahip olmuştu.
Asiye bir kez daha sevgisine yenildi. Azur ise sonsuz aşkına kavuştu. İkisinin birbirine olan kenetlenmiş gözlerine çalan halay son verdi. Azur ve Asiyenin etrafında çember oluşturarak çifti ortalarına alarak halay çekmeye başladılar. Azur Asiyenin etrafında kırmızı mendili çevirerek oynuyordu. Çifti böyle gören herkes alkışla eşlik ediyordu.
Kına yakılma zamanı geldiğinde ellerinde mumlar ile Asiyenin etrafında çember oluşturdular. Ayşe Asiyenin başına kırmızı duvağı örtüp kına tepsisi ile mumlar eşliğinde etrafında döndü. Asiye gözlerini sıkı sıkı yumduğunda gözyaşı Azurun eline damladı.
"Gözyaşının her bir damlasına kurban olurum."
Kına yakılacağı zamanda Özüm hanım kendine getirilen sandalyeye oturup kızının Kına yapılacak olan ellerini açtı. Damada yakması gerekirken Azurun isteği üzerine bir eline annesi diğer eline de kayınvalidesi yaksın istemişti. Asiye annesinin yaşlı gözlerine bakıp tekrar gözlerini Kına yakılacak ellerine dikti. Özüm hanım baş parmağına aldığını bir tutan kınayı hem eline sürdü hemde sözlerini duyurdu.
"Bugün baba evinde misafir oluşunun son günü. İlk evliliğinde Kına yakamadım ellerine öldü saydılar seni. Canlı kaldığın bu dünyada ruhunu öldürdüler. Ben anneydim herkesin inandığına ben inanmadım. Yüreğim bilirdi seni. Yarın yuvadan kuş olup uçuyorsun. Ama sen anne yüreğinde daimi kalıcı olacaksın güzel kızım. Allah eline yakılan kınanı soldurmasın. Allah çıktığınız bu yola taşlar sermesin utandırmasın. Hep bir ömür boyu olun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDELDEN GERİYE KALANLAR ( RAFLARDA )
Chick-LitTÖRE - AŞİRET Dionysos Yayınları ile raflarda... BERDELDEN GERİYE KALANLAR İSİMLİ İLK KİTAPTIR!!!!!!! KUMA KİTABI DEĞİL!!! Bir ağıt bin ağıta bedel olur muydu? Onlarda olurdu. Iğdırın iki kanlı bıçaklı aşireti. İki kalabalık aşiret neredeyse bu...