Azurla o gün ki tartışmamızdan sonra bir daha hiç konuşmamıştık. Dün de şirkete gelmemişti. Dünden beri aratmadığım insan kalmamıştı ama her seferinde telefonu kapalıydı. Son çare olarak ben aramıştım ama telefonu yine kapalıydı. Neden gelmediğini niye kendini ulaşılmaz olduğunu bilmiyordum. Berata sorduğum da haberinin olmadığını söyledi. Başına bir şey gelmiş olabilir miydi ki?
Odadan çıkıp Beratın odasına girdim kapıyı çalmadan.
"Bir şey mi oldu yenge?"
"Azur nerede? Toplantıya gelecekler birazdan Azur olmadan olmaz. İmzalar atılacak. Nerede bu adam Berat?"
"Bilmiyorum ki yenge. Abim dün eve de gelmedi."
"Ne demek eve de gelmedi?"
"Gelmedi işte. Aradığımız da kapalıydı arabasını da eve bırakmış ama kendisi nerede Bilmiyorum."
Beratın odasından çıktığında kendi odama giderken şirket çalışanlarının bana doğru geldiğini gördüm. Her birinde telaş vardı. Bir bu eksikti.
"Toplantı için geldiler. Azur bey hala ortada yok. Bu çok önemli bir toplantı. Ne yapalım?"
"İptal edin."
"Ama efendim."
"Size iptal edin dedim duymadın mı?"
Niye bu kadar korkup böyle davrandığımı bilmiyordum. Kalbim yerinde çıkacak gibi atıyordu. Aklıma kötü kötü şeyler geliyordu. Ya benden kaçmak için böyle yapıyorsa. Ya da merak etmem için beni deniyorsa. En iyisi gidip evine bakmaktı. Çantamı ve telefonumu aldıktan sonra koşar adımlar ile şirketten çıktım.
Azurun evine doğru giderken korkum artıyordu. Arada nefesim kesiliyor Ağlama istediği geliyordu. Canım yanıyordu ama neden? "Allah kahretsin. Bütün duygularımın sebebi sen olduğu için Allah kahretsin. Ne istiyorsun hala ne? Ne diye canımı yakıyorsun? Yetmedi mi lan yetmedi mi?" Deli gibi direksiyona vurarak bağırıyordum arabanın içinde. Arabayı kenara park ettiğim de arabadan inip malikayeneye doğru yürüdüm. Kapıya geldiğim de titreyen ellerim ile zile bastım. Kapıyı Sona hanım açtı. Ardından Firaz bey geldi.
"Asiye kızım hoş geldin. Hayırdır bir şey mi oldu?"
"Azur nerede? "
"Bilmiyoruz biz de. Dün de eve gelmedi."
"Bakın biliyorsanız söyleyin. Dün de şirkete gelmedi. Bugün ki yapılacak toplantıya katılması gerekiyordu. Ama gelmedi. Çok önemli bir toplantıydı. "
"Bilmiyoruz biz de. Telefonu da kapalıydı."
Çantamı bırakmadan merdivenlerden çıkıp Azurun odasına girdim. Daha doğrusu Azur ile benim eski odama. Odadan her şey aynıydı. Bir çöpün bile yeri değişmemişti. Banyonun kapısını tıklayıp açtığım da banyo boştu. Bu adam neredeydi? Ben neden onu deli gibi bulmak istiyordum. Canım yanıyordu haddinden fazla. Allah kahretsin ki her şey geçmemiş miydi? Bu acı da neyin nesidir böyle? Etrafa son kez bakıp odasının kapısını kapatmadan çıktım. Aşağıda indiğim de beni bekleyenlere bir şey söylemeden malikaneden çıktım. Adeta delirmiş gibi hareket ediyordum. Benim Azuru bulmam gerekiyordu.
Arabaya bindiğim de bir süre nerede olabileceğini düşündüm. Aklıma hiç bir yer gelmiyordu. Nerede gitmiş olabilirdi? Aklıma yazlık evinden başka bir şey gelmiyordu. Kafası attığı zaman genel de oraya gidermiş Fatma Zeynep söylemişti. Hemen yönümü değiştirip. Yazlığa doğru sürdüm.
Bu sefer ki her şey farklıydı. Azuru bulamadığım için deli gibi hareket ediyordum. Niye böyle oldum bilmiyordum. Titriyordum kalbim deli gibi çarpıyordu. Ağlamak istiyordum ama olmuyordu. Gözümde kalan son damlamı da Azurun heba ettiği hayatıma dökmek istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDELDEN GERİYE KALANLAR ( RAFLARDA )
ChickLitTÖRE - AŞİRET Dionysos Yayınları ile raflarda... BERDELDEN GERİYE KALANLAR İSİMLİ İLK KİTAPTIR!!!!!!! KUMA KİTABI DEĞİL!!! Bir ağıt bin ağıta bedel olur muydu? Onlarda olurdu. Iğdırın iki kanlı bıçaklı aşireti. İki kalabalık aşiret neredeyse bu...