🍁 19. BÖLÜM 🍁

280 22 3
                                    


4 ay sonra

Asiye bahçede çimenlerin üzerinde otururken beyaz elbisesinin uçları ile oynuyordu. Etrafa baktığında kimse yoktu. Nefes alış verişi boş olan bahçede yankılanıyordu sanki. Karşıdan görünen babası Hozan ağa oturduğu yerden kalkıp babasına doğru adımladı.

"Baba"

"Sana mucizeni getirdim kızım"

Asiye babasının kucağında ki bebeği alıp boyun kısmında koklayıp bebeğin kokusunu ciğerlerine kadar çekti. Bebek cennet kokuyordu. Babasına bakmak için başını kaldırdığında etrafta kimse yoktu.

"Baba"

Asiye rüyasından aniden sıçrayarak uyandığında Azur endişeyle karısına baktı.

"Korkma bir şey yok kabus gördün sanırım." Komodinin üzerindeki sürahiden bardağa su koyarak Asiyeye uzattı. İçtiği su içine serinlik birazda olsa kendine geldi.

"Ben babamı gördüm yine. Neredeyse aynı rüyayı hep görüyorum Azur. Ben babamı arasam iyi olacak."

"Nasıl istersen."

Asiye babasını ararken Azur Asiyenin saçlarını sevdi. Telefon ilk çalışta açıldı.

"Kızım"

"Babacım nasılsın?"

"İyiyim ben. Korkma kızım. Hastaneden geldim şimdi. Her değerim güzel çıkmış."

"Oh çok şükür baba sevindim. "

"Tamam kızım kendine dikkat et kapatıyorum anan çağırıyor."

"Tamam baba selam söyle"

Asiye telefonu kapattıktan sonra yatağa bıraktı kendini. Azur yanında uzanıp göğsüne yasladı karısını. Bir müddet ikiside sessizce öyleyece kaldırlar. Asiye ağlamak istiyordu ama kendini sıkıyordu.

"Saat kaç?"

"10.00 geliyor."

"Kalk Azur geç kalmışız bugün toplantı var bir de tarladan tohum ile numune alınacak"

"Acaba bir sakin mi olsan. Her şeyi halledeceğiz ama önce sağlık"

Asiye Azuru dinlemeden banyodan işlerini halledip dolabın önüne geçerek seçtiği kıyafetleri üzerine geçerdi. Azur da o sırada banyoda ki işlerini halletti. Asiye el çabukluğu ile yatağını ve odasını toplayıp makyaj masasına oturdu. İçinde bir sıkıntı vardı. Nefes almasını engelliyordu. Elini göğsüne koyup içinden duasını okudu. Makyajını yaptıktan sonra elinin çarpması ile tokarı yere saçıldı. Yere eğilip toplamaya çalışırken elleri titriyordu. Gözünden akan yaşlar yeri ıslatıyordu. Neden ağladığını bilmiyordu. Ama üzerinden ağırlık vardı.

"Güzelim ne yapıyorsun?"

"Ya tokalar döküldü de onları topluyorum. "

"Bana baksana sen. Ne oldu? Neden ağlıyorsun?"

Asiye teslim olmuş gibi aynaya sırtını yasladı. Azur karısının yanın diz çöküp saçlarından öptü.

"Güzel karım ne oldu anlat bana?"

"Bilmiyorum Azur hiç bir şey bilmiyorum. Neden ağladığımı o rüyaları Neden görüyorum bilmiyorum. Azur babama bir şey olursa yaşayamam ben."

"Hayır. Öyle kötü düşünmek yok. Bak hozan babamın değerleri güzel çıkmış. Demek ki her şey yolunda. Bu akşam onlara yemeğe gidelim mi? Hem rahatlamış olursun hemde hasret giderirsin"

"Olur. Ben yüzümü yıkayıp makyajımı yapayım sonra çıkarız"

"Önce kahvaltı "

"Tamam kahvaltı "

BERDELDEN GERİYE KALANLAR ( RAFLARDA )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin