Yol boyunca hiç bir şey düşünmeyip sadece anıma odaklandım. Şirkete yaklaşınca kapının önünde beni bekleyen şirket çalışanları olduğunu gördüm. Arabayı kırmızı halının hemen önüne park ettim. Aklıma devamlı düşünceler geliyor ve tekrar beni yormaya çalışıyordu. Kalbim ve aklımın savaşına son vermem gerekiyordu. Gözlerim Azuru bulduğunda sanki kalbimde mehteran takımı varmış da davul yerine kalbimi kullanıyorlarmış gibi kalbim atıyordu. Ellerimin titremesi geçtikten sonra arabadan indim. Arkamı döndüğümde bana pür dikkat bakan insanları gördüm. Her biri aralarında bir şey söylemeye çoktan başlamıştı bile.
Azurun gözlerine bakarak, attığım her adımda duyulan tıkırtı o zaman da kırdığım aynalar geliyordu. Topuk tıkırtısı beynime öyle bir yankı yapıyordu ki içim titriyordu. Beni mahveden adama her baktığımda içim titriyordu. Beni yıktıktan sonra karşıma geçip yüzsüz bir şekilde beni affet demesi midemi bulandırıyordu. Adımlarım geri gitmek istiyordu. Azurun biraz uzağında durdum yüzüne bakmadan. Hala durumu idrak edememiş olacak ki sessizce gözünü kırpmadan Beni inceliyordu. Kendimden nefret etmemi sağlayıp kandırdığın kadına iyi bak Azur ağa.
Herkes bana hoş geldin dedikten sonra sıcak bir karşılamaya bende yanıt vermiştim. Berat çekingen bir ifade ile hoş geldin deyip elini uzattı. Benim Berat'la bir sorunum yoktu benim sorunum Azurlaydı. Belki de sorun olmayacak bir Azur bırakmamıştım. Titreten sesi ile elini uzatarak "hoş geldin." dedi. Uzattığı eli sıkmadan uzaktan "hoş bulduk." dedim.
Şirket çalışanlarının beni yönlendirmesi ile şirketin içine girdim. Her şey özenle yapılmıştı ve çok güzel olmuştu. Şirketin iç dizaynı benim hayallerimde ki gibi yapılmıştı. Azurun beni kandırdığını öğrenmeden önce konuşmuştuk. Unutmamış ve yapmış.
Şirketin durumunu yüzeysel bir şekilde anlatırken Berat da yanımda geliyor bazı yerlerde o müdahale ediyordu. Odamın önüne geldiğimizde odamın kapısını açtıktan sonra çalışanın bana dönmesi ile diyeceği şeyi dinledim.
"Burası da odanız efendim. Eğer herhangi bir şey olursa odanızın hemen yan tarafında bulunacağım. Sizin işlerinizden ben sorumlu olacağım. Bir şeye ihtiyacınız olursa buradayım."
"Tamam, teşekkür ederim. "
Adını bilmediğim kız odayı taktim ettikten sonra kapıyı kapatıp çıktı. Odamın içini dikkatli bir şekilde incelediğimde beni hitap eden renkler ve eşyalar ile döşenmişti. Belki bir gün gelirim umudu ile döşenmiş olma ihtimali var mıydı? Yoksa rast gele mi döşnemişti bu oda?
Çantamı masamın kenarına koyup koltuğuma oturdum. Bana bakan gözleri hissettiğimde direk karşı tarafa baktım. Azur gözlerini bile kırpmadan bana bakıyordu. Neden bakıyordu, ne istiyordu hala? Daha fazla kandırmak için yol mu arıyordu?
Gözlerimi çekip önümde duran parmaklarımı incelemeye başladım. Dünden kalan siyah ojelerim hala aynı parlaklıkta duruyordu. Tırnaklarım da güzeldi. Ellerim de yumuşacıktı. Bakma be adam bakma. Aklıma geliyor her şey bakma. Senin bana bakışın bile canımı yakıyor bakma. Geçti dediğim bütün her şeyin tekrar gün yüzüne çıkartmak için örtmüşüm meğer. Derin derin düşünürken odamın kapısı çaldı. Gelen kişi elinde kahveler ile Berat'tı.
"Senin için de uygunsa gelebilir miyim?"
"Tabi."
Elinde kahvenin birisini bana uzatıp diğerini de kendi için aldı. Biraz sessiz durduktan sonra sonunda konuşmak için ilk adımı attı.
"Nasılsın?"
Resmi olarak boşansak da imam Nikahı ile hala evli oluyorduk çünkü Azur beni hala imam nikahından boşamamıştı. Sanırım Berat'ta bu yüzden bana nasıl hitap edeceğini bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDELDEN GERİYE KALANLAR ( RAFLARDA )
ChickLitTÖRE - AŞİRET Dionysos Yayınları ile raflarda... BERDELDEN GERİYE KALANLAR İSİMLİ İLK KİTAPTIR!!!!!!! KUMA KİTABI DEĞİL!!! Bir ağıt bin ağıta bedel olur muydu? Onlarda olurdu. Iğdırın iki kanlı bıçaklı aşireti. İki kalabalık aşiret neredeyse bu...