4. Bölüm

475 15 9
                                    

Selam, ben geldim.

Bölüm şarkısı: Yasir Miy: Gece

Medyaya ekledim.

Dünkü bölümü bugün paylaşıyorum. Dün yoğun olduğum için atamadım. Üzgünüm:(

Oy ve yorumlarınız bekliyorum arkadaşlar...

4. Bölüm

Güneş yeniden doğmuş, hayat yeniden bana aynı rutinlerini yaşatmıştı. Evsa bugün hasta olduğu için okula gelemeyecekti ancak ben gitmek zorundaydım. Her ne kadar onunla kalmak istesem de... Günlerim bir yabancıyla geçiyordu. Gerçi artık gelmiyordu. Belki hiç gelmeyecekti de ancak sırama bıraktığı notla aslında onu beklememi istediğini anlamıştım. Herkes hayatı ve kitapları birbirinden ayırıyordu. "Sadece kitaplarda olur." lafından nefret ediyordum. Ve genelde bu sözler hep kitaptaki mutluluklara ithafen söyleniyordu. Neden gerçek hayatta mutluluk olmayacağına bu kadar inanıyorlardı ki? Neden aşkın yalnızca kitaplarda güzel olabileceğine inanıyorlardı ki? Adımlarım okula doğu ilerliyordu. Hep yaptığım gibi gözlerim de okulun etrafında geziniyordu. Belki onu görebilirim diye.

Yokluğunda onu hep hayallerimde tasvir etmiştim. Kitap okuma hızım tekrar yerine gelmişti. İki kitap daha bitirmiştim. Mutlu sondu. Bu yüzden bu kadar huzurluydum. Ancak son okuduğum kitabın neredeyse son yüz sayasına kadar üzgün geçirmiştim. Genelde hep sonlarının mutlu olmasına dikkat ederdim ama içeriğinin çok da dramatik olmamasına özen gösterirdim. Şansıma bu sefer dikkat etmemiş olmalıydım. Zaten onun yokluğu kalbimi kırarken kitapta okuduğum hüzünlü sahnelerle de kalp kırıklığım da artmıştı. Neyse ki sonu mutlu bitmişti de kendime gelmiştim. Ben de mutlu olacaktım. Güzel bir gelecek beni bekliyordu. Beni seven, bana değer veren bir ailem olacaktı. Benim o aileden başka hiçbir dileğim yoktu. Ne meslek ne para... Yalnızca mutlu bir aile...

Yine kendi kendime daldığım hayallerimle sınıfıma geçmiştim. Sırama otururken dersin ne olduğunu bile bilmiyordum. Yarılamış olduğum romanımı sıramın üzerine koyarken sınıftaki herkesin yerini aldığını fark ettim. Yoklamaya bile benim yerime cevap veriliyordu. Sınıftakiler, hocalarım artık durumuma alışkınlardı. Her ne kadar yanlış bulsalar da bence ortada yanlış yoktu. Okula gelirken yürüdüğüm yol kısa olsa da Ankara ayazını iliklerime kadar hissetmiştim. Kış aylarına giriş yapıyorduk.

İlk derste kitaba gömdüğüm başımı öğlen arasında kaldırdığımda gözlerimin çok okumaktan dolayı bulanıklaştığını fark ettim. Gözlerimin bozulmasını istemiyordum ancak sürekli kitap okuyor oluşum buna neden olacak gibiydi. Hatta bazen göz yaşı damlası kullandığım bile oluyordu. Çünkü ben bir tek kitapların içinde nefes alabiliyordum. Şimdi ise...

Dudaklarımda utangaç bir tebessüm ederek içim en derinime fısıldadı.

Onun yanında...

Öğlen arasında olduğumuz için sınıfın tamamı bomboştu. Bense bugün için yalnızca kendime bir simit almıştım. Pencereleri de havalandırmışlardı. Ayracımı güzel bir şekilde kitabımın arasına koyarken onu sıramın yan tarafına ittim. Simidimi de özenli bir şekilde sıramın üzerinde çıkarırken sarı saçlarımdan çıkan bir tutam saçımı kulağımın arkasına ittim. Tam simidimden ilk ısırığımı alacaktım ki sınıfın kapısına üst sınıflardan biri nefes nefese yaslandı. Gözlerim birkaç saniye çocukta kalsa da okuldaki hiç kimseyle alakam olmadığı için çocuğun boş sınıfı görünce gideceğini düşünmüştüm.

"Ayşin sen misin?"

Simidimden ilk ısırığımı alacağım esnada kapıdaki çocuğun konuşmasıyla ağzım açık kalmış bir şekilde durmuştum. Çocuğun bizim sınıftan birilerini aradığını fark etmiştim ancak o kişinin ben olduğunu düşünmemiştim. Gözlerimi simidimden ağır ağır çektikten sonra bedenimi yavaşça kapıya doğru çevirdim. Gözlerim de benden epey uzun olan çocuğun üzerinde gezindi. Üzerindeki okul formasına ait beyaz gömlek top oynamaktan dolayı kirlenmiş duruyordu. Gömleğinin bir  yarısını pantolonun içine koymuşken diğer yarısı dışarıya sarkıyordu. Saçları özensiz bir şekilde havada seyir alırken yaralı elleriyle onların seyrini durdurmaya çalışmıştı ancak çabası boştu. Benden cevap bekleyen gözlerine "Evet!" dediğimde muhtemelen koşmuş olduğu için derin bir nefes verdi. Hızlı adımlara sınıfın içine girdi, ardından karşıma kadar geldiğinde elindeki dürümü ve katlanmış kağıdı bana uzattı.

TAN DÜĞÜMÜ (Tamamlandı)(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin