53. Bölüm

219 4 0
                                    

Merhabalaaar:))

Ben geldimmm.

İkinci kitap da gelecek arkadaşlar.
Esas final 80. Bölümde olacak.

Çok uzatmayayım. Bölüm şarkısını medyaya ekliyorum.

Oy vermeyi ve yorumlamayı unutmayın, olur mu?

Keyifli okumalar

İnstagram:_arikubra

53. Bölüm

Kızım Tan Emir Kıraç'ın arabasındaydı. Ben onunla açık havada konuşmak istediğimi söyleyince bizi buraya getirmişti. Bir tepedeydik. Ekimin rüzgarları yüzümüze vuruyordu. Sarı dalgalı saçlarımı başımı ağrıttığını söyleyerek serbest bırakmıştım. Oysa başım hiç ağrımıyordu. Rüzgardan dolayı saç tellerim uçuşuyordu ancak rüzgar sert değil de naif olduğu için uçuşan saç tellerim güzel duruyordu. Üzerimde Tan'ın gri ceketi vardı. İkimizde yan yana oturmuş karşıyı izliyorduk. Onunla konuşacak çok şeyim vardı. Yine de buna bir türlü cesaret edemiyordum. Bugün ben biraz daha büyüyecektim.

"Nasılsın?"

Bu soru ondan gelmişti. Sorusuyla birlikte yüzünü yan çevirip yüzüme baktı. Birkaç saç telim onun sakallarına doğru uçuşurken gözlerim yalnızca karşıdaydı.

"Kızıma kavuştuğum için mutluyum. Sen nasılsın?"

Derin bir nefesi içine çektikten sonra oturduğumuz çimlerin üzerinde bağdaş kurdu. Elleriyle rengi solmuş çimleri yoluyordu. Bunu sadece onu yandan bakarak görebiliyordum.

"Karmaşığım."

Kollarımı dizlerimin etrafında sarmış öylece karşıya bakıyordum. Karşıdaki binalara bakarken konuştum.

"Nezarethanedeki konuşmalarımın ne kadarını duydun?"

Yine de işimi garantiye almalıydım. Eğer en başından beri duymadıysa içimi tamamen bilmiyor demektir. Bu da beni daha güvende kılardı. İçimdeki bilen herkes içimi benden alarak gitmişti. İçimi benden alırsa canım yanardı ancak bunu bana Tan Emir yaparsa bu daha çok canımı yakardı.

"En başından beri oradaydım."

Kendime kızarcasına başımı iki yana salladım. Hiçbir şey yokken bile kendi kendimi ezik konuma düşürüyordum.

"Kendine karşı neden bu kadar acımasızsın Ayşin Birce?"

Sesindeki anlam sorgudan çok bana anlam veremediğini gösteriyordu. Güneş sonbaharda olduğumuz için biraz daha batarken dizlerime yasladığım başımı ona çevirdim.

"Ben hem kendi hayatımın katiliyim hem de ölen bebeğimin sebebiyim."

Tan Emir de benim bütün geçmişime sahipti. Hatta Malkoç'la gittiğimiz nişan bile onun nişanıydı. Malkoç'ta o dönemde tanınan bir kişilik olduğu için ben ve yaşadıklarımı da herkes öğrenmişti. O derin bir nefes alıp bir şey söylemeden önce ben merakımı giderdim.

"Kızımı nasıl hemen buldun?"

Bu onun için çok kolay bir şeymiş gibi omuz silkti. Bunu sadece ona yandan bakışlar attığım için görüyordum.

"Bütün adamlarımı seferber ettim. Kaçıran kişi belli olunca daha kolay oldu."

Anladığımı gösterircesine başımı öne arkaya salladım. Rüzgar ne kadar kibar esse de soğuğu tenime işliyordu. Tan Emir kendi kapüşonlusunu bana verdiği için ince bir kısa kolluyla duruyordu.

TAN DÜĞÜMÜ (Tamamlandı)(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin