29. Bölüm

83 4 0
                                    

Evvvet 29. bölümle daha karşınızdayım. Kurgu ilk virajdan geçti benim gözümde. Umarım siz de beğenerek okuyorsunuzdur. 

Bölüm şarkısını medyaya ekledim.

İnstagram: _arikubra

29. Bölüm

Hayatımız boyunca yaşadıklarımız sonucunda birçok duyguyla tanışıyormuşuz. Tanıştıktan sonra ise o duyguları defalarca yaşıyor ve deneyim kazanıyoruz. Sevgi, hüzün, hasret, nefret, kin... Bunun gibi daha birçok duyguyu sayabilirim. Hatta bazen adlandıramadığımız hislerle bile karşı karşıya kalabiliyoruz. Eski Ayşin Birce olsa tanıştığı duyguların içine yalnızca olumlu olanları koyardı. Ama eski Ayşin Birce'yi yeniden kazanamayacak kadar çok şey kaybettim. Bu yüzden artık benim için bile hayatın temeli olan tek duygu acı. Hatta anladım ki insanı insan yapan duygu da acı. Aşkta bu duygulardan biri belki ancak acı bence aşktan daha baskın bir duygu. Tolstoy'un "Acı duyabiliyorsan canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın." deyişi de acının bir sınır olduğunun ispatı. Düşünsenize o kadar duygunun içinde tek sınır olabilen duygu acı. İnsan ve canlı olmanın sınırı, masum ve suçlu olmanın sınırı, sessizlik ve haykırışın sınırı. Peki siz bu sınırla karşı karşıya kaldığınızda hangi tarafı seçtiniz? Peki ben hangi tarafı seçtim?

Stres altındaydım çünkü Poyraz beni  psikoloğa götürüyordu. İlk seansımdı ve ne anlatacağımı bilmiyorum. Poyraz yanımda araba kullanıyor, bense öylece duruyordum. Yollar kış zamanlarında olduğumuz için kaygandı. Kaza riski yüksek olduğu için Poyraz daha dikkatli kullanıyordu. Bense başımı cama yaslayıp yolu izliyordum.

"Ne düşünüyorsun bu kadar?"

Poyraz'ın sözleri dahi yüzümü camdan çevirmeme neden olmamıştı. Derin bir nefes alırken yine sessizliği seçtim. Bazı zamanlar hayata dair bir şeyler yapıyordum. Sonra bunları yapmam yasakmış gibi vazgeçiyordum.

"Düşünmemeyi."

Fısıltımın Poyraz'ın kulaklarına ulaştığını biliyordum. Poyraz elleriyle arabayı ustaca kullanırken parfüm kokusu buraya kadar geliyordu. Kaliteli ve hiç değiştirmediği bir parfüm kullanıyordu. Ayrıca Poyraz'dan hiç sigara kokusu almıyordum. Sanırım sigara kullanmıyordu. Aylardır onunla yaşıyordum ancak sigara içtiğini de hiç görmemiştim.

"Düşünmemeyi düşünmek daha yorucu değil mi?"

Dudaklarımda müstehzi bir gülüş belirdi. Bu aralar artık her şeye karşı alaylıydım. Bebeğime karşı duyduğum vicdan azabı asla dinmiyor, Malkoç'la yaşadığımız güzel günler aklıma geldiğinde her şey daha başka olabilirdi, demeden edemiyordum.

"Artık beni yoran şeyleri kıyaslamıyorum."

Poyraz yeşil ışık yandığında u dönüşü yaparken eli radyoya uzandı. Radyoda çalan şarkının sesini biraz daha kıstığında gayet sakin bir şekilde konuştu. Gergin işine rağmen fazla sakindi.

"Sen tanıdığım kadarıyla hayallere inanan bir kızdın. Sonuçta Malkoç'u araştırırken seni de çok araştırdım. Mesela hep mutlu sonla biten kitaplar okurmuşsun. Buna gelene kadar ikinizin de her türlü bilgisine sahibim. Peki neden benim evimde okuduğun kitapların hiçbiri mutlu sonla bitmiyor?"

Poyraz'ın bakışlarının arabanın camından yüzüme düştüğünü sonra yeniden önünde döndüğünü hissedebiliyordum. Salık bıraktığım ancak kesinlikle ölü olan saçlarımı ellerimle toplayıp geri bıraktım. Bu hareketim daha çok refleksti. Saçlarım da diğer tüm sevdiğim insanlar gibi ölüydü.

TAN DÜĞÜMÜ (Tamamlandı)(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin