34. Bölüm

88 1 0
                                    

Evvet bebekler....

Ben geldimmm

Bölüm şarkısını medyaya ekliyorum. 

Bölüm sonu yorumlarda buluşalımmm.

34. Bölüm

Katil Hatıralar

...

Hatıraların kaybolmuş benliğimi sorguluyor

Benliğim uğrunda heba olmak istiyor

Kalbim taşıdığı bu sevgide kendini unutuyor

Atışlarında harfi harfine adını hıçkırıyor

Müphem vuslatlar vazgeçmenin eşiğine getiriyor

Senden vazgeçmek dilime zehir gibi geliyor

Yutkunmak kurumuş boğazımda ağırlaşıyor

Sadece kelimesi, içimdeki çocukları katlediyor

Hazin bir yaz mevsimi şimdi buralar

Anlamsızlaşmış içime çektiğim soluklar

Hatıralar hayatımın her köşesini istila ederken

Haykırıyorum seni avazım çıktığı kadar

...

Kübra ARI

Günler önce elime ulaşmış kağıtlardan biriydi. Yırttım ve çöpe attım.

Uzun zamandır psikolojik tedaviler alıyorum. Psikologlarla görüşüyor, ilaçlar kullanıyorum. Kendimi sevmemle ilgili öğrendiklerimi ise yalnızca psikologlardan öğreniyorum. Öğrendiklerimi hayatıma uygulamak için çabalıyordum. Herkes beni iyileştirenin ilaçlar olduğunu zannediyor ancak beni esas iyileştirenin Poyraz olduğunu göremiyorlar.

Üzerime turuncu renkli bir kısa kollu, altıma da siyah pantolon giyinmiştim. Poyraz'ın gelmesini bekliyordum. Fuara akşam işten geldikten sonra gideceğimizi söylemişti. Zaten o geldiğinde üzerini de değiştirmeyecekti. Direkt olarak çıkacaktık. Gözlerimi bir anlığına yumdum. Psikoloğumdan öğrendiklerimi bile bir anlığına unuttum. Hiçbir şey düşünmüyor oluşumu düşünerek bir an olsun kafamı rahatlattım. Biliyor musunuz, eskisi kadar ölümü düşünmüyorum. Hatta eskisi kadar kendimi de suçlamıyorum. Malkoç'un mektupları artık pişmanlık, özlem kokuyordu. Ancak ben artık onun pişmanlığını bile duymak, bilmek istemiyorum. Bu mektuptan Poyraz'a bahsetmeyi düşünmüyorum. Çünkü artık Malkoç'u bir tehlike olarak bile görmüyorum.

Odamın kapısı açıldığında dalgınlığımdan dolayı ürkmüştüm. Ve içeri giren kişi Poyraz'dı. Yüzündeki eksik olmayan sıcacık gülümsemesiyle bana yaklaşıyordu.

"Tahmin ettiğim gibi çoktan hazırlanmışsın."

Hızlıca başımı salladım. Ardından yatağımdan kalktım. Poyraz ağır adımlarla odamın içine tamamen girdiğinde bende küçük adımlarımla ona ulaştım.

"Bu fuar için heyecanlandım. Kitap fuarına gitmeyeli uzun zaman oluyor. Malum ben..."

Başımı refleks olarak önüme eğdim. Bu utandığım için değildi. Sadece üzgünlüğümü gizlemek için kullandığım bir yöntemdi. Poyraz sıcacık elini çeneme yerleştirip yüzümü yüzüne çıkarttığında ela gözlerinin yeşile çalan kısmına baktım. Şimdi gözleri benim göz rengime benzerdi.

"Malum sen biraz zor zamanlar geçirdin ancak o kadar güçlü bir kadınsın ki tüm bu zor zamanların hakkından gelebildin."

Gözlerim dolmuştu. Kalbime saplanan mutluluğumun sırtında kan izleriyle kirlenmiş bir hançer vardı. Bu hançer acı çektikçe daha derine batıyordu. Gülümsedikçe de derinimden kaçıp yüzeye çıkıyordu. Yani yavaş yavaş ondan kurtulmamı sağlıyordu. İşin tuhaf yanı da ne biliyor musunuz? Batarken de çıkarken de aynı şiddetle acıyordu.

TAN DÜĞÜMÜ (Tamamlandı)(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin